Evet, komünist siyaset
2014 yerel seçimleri sonrası açığa çıkan iç tartışmaların ardından yaşanan gelişmeler sonrasında komünist hareketin etkisizleştiğini kabul etmemiz gerekiyor. Türkiye Komünist Partisi’nin üçe bölünmesinin etkisi kendi sınırları içerisinde kalsa idi, belki bu kadar önemli olmayabilirdi. Bölünmenin etkisi sosyalist solun sınırları içinde kalsa idi, yine önemsiz bir durumdan bahsedemezdik ama sınırlı bir etkisi olacağını da kabul etmek... View Article
2014 yerel seçimleri sonrası açığa çıkan iç tartışmaların ardından yaşanan gelişmeler sonrasında komünist hareketin etkisizleştiğini kabul etmemiz gerekiyor. Türkiye Komünist Partisi’nin üçe bölünmesinin etkisi kendi sınırları içerisinde kalsa idi, belki bu kadar önemli olmayabilirdi. Bölünmenin etkisi sosyalist solun sınırları içinde kalsa idi, yine önemsiz bir durumdan bahsedemezdik ama sınırlı bir etkisi olacağını da kabul etmek gerekiyor.
Oysa ülkemizin geleceğine yönelik bir iddiadan ve bu iddianın taşıyıcısı olan öznenin yarattığı bir boşluktan bahsediyoruz. Geçen bir yıl, ardından Haziran ayında yapılan seçimler ve sonrasında ortaya çıkan tablonun da teyit ettiği üzere sosyalist solda oluşan bu büyük boşluk Türkiye’nin geleceğine dair de bir boşluktur.
İlginç (!) olan soldan bunu doldurmaya da aday çıkmamıştır.
Komünist hareketin örgütlenme ve siyaset yapma tarzına ilişkin başlayan tartışmada, taraflardan iyice içe kapananlar olduğu gibi, bu hattın dışına çıkanlar da oldu. Ancak tüm bu durumlar kendi başına tartışmayı sonlandırmıyor. Ülkemizin geleceğine dair bir boşluktan bahsediyorsak, yeniden, güven ve umut veren bir siyasi hattı inşa etmeliyiz. Bunu bir an dahi unutarak yol almaya devam edebilir miyiz?
Bu hattın inşasının kuşkusuz içe dönük boyutları var. Bunu yazalım ve yapalım.
İşçi sınıfı içerisinde etkili bir güç haline gelinmesi, bunun için inatçı ve süreklileşmiş bir çalışma yürütülmesi ve sınıf içerisinde örgütlenme ise komünist hareketin önümüzdeki dönem çalışmalarında tereddütsüz olarak başa yazılmalıdır. Bu sefer, yer yarılsa bundan vazgeçilmemelidir!
Daha öncede çokça dile getirdik, komünist hareketin bağımsız bir hat olarak örgütlenmesi, ne yazmakla gerçekleşir ne de tek başına ayrı bir yapı kurmakla. Esas olarak hareketin akıl bağımsızlığını sağlamak, sermaye sınıfından ama yalnız ondan da değil dışarıdan gelebilecek her türlü yönlendirmeye kapalı olabilmek gerekiyor.
Kuşkusuz yukarıda saydığım başlıklar artırılabilir. Ama bu sayılanların komünist hareketin bugün yeniden inşası için olmazsa olmaz olduğu bilinmelidir.
İçinden geçtiğimiz dönemse bu başlıkları bir kat daha önemli kılmaktadır. Tekrar olacak, oluşan boşluk ülkenin geleceğine dairdir ve komünist siyasetin müdahalesini beklemektedir. Soldan sonuç alıcı başkaca bir müdahale beklemekse beyhudedir.
Rejim şu anda havada asılı durmakta, İkinci Cumhuriyetin yerleşme sorunu devam etmektedir. Bunun böyle kalamayacağı ise açıktır. Havada asılı duran rejim bir yerlere bağlanmalıdır. Bu nedenle, önümüzdeki dönem düzen güçleri arasında, düzeninin yeniden yapılandırılması konusundaki mücadelelerin öne çıkacağı görülmekte.
Görünen o ki, hangi tartışmalardan, hangi aşamalardan geçeceğinden bağımsız olarak bu tartışmaların bağlanacağı yer “yeni” anayasadır.
Peki, sol bu ve benzeri tartışmalarda nerede duracaktır?
Kuşkusuz anayasa tartışması çok fazla başlıkta yürüyecektir. Ancak, 12 Eylül Anayasası’ndan tamamen kurtulma söylemi ile “demokratik özerklik” başlığını da kapsayacak şekilde ülkenin idari yapısına yönelik değiştirme önerilerinin öne çıkacağı görülüyor.
2010 Anayasa referandumundan daha kalabalık bir “yetmez ama evet” solu ile karşılaşmaya hazırlıklı olmamız gerekiyor. Önümüzdeki dönemin “yetmez ama evet”çileri bugünlerin siyasetlerinden çıkacaktır. Bu üzücüdür. Değişmesi ise mümkündür. Solun düzen içi çözümlere hapsolması engellenebilir. Tartışmalara bugünden devrimci bir şekilde müdahale edilmesi bu tabloyu değiştirebilecek, anayasa başlığı önümüze geldiğinde kartların istenildiği şekilde dağıtılması engellenebilecektir.
Tüm bunlar ancak komünist bir siyaset ile hayata geçirilebilir. Bunun için de bağımsız bir komünist hattın yeniden örgütlenmesi elzemdir.
Tabi şimdi birileri, “önümüzde seçimler var, sen neler yazıyorsun” diyebilir.
Peki. Ama bu yazı zaten seçimlerle ilgili idi!