Her şey yerli yerinde

Sermaye düzeni açısından her şey yerli yerinde Öyle değil mi? Sermaye düzeni, iktidarının sürekliliğini sağlayacak ihtiyaçları doğrultusunda sürekli bir dönüşüm içerisindedir. Siyasetin, sınıflar mücadelesinin yasası da böyledir. Bizim İkinci Cumhuriyet olarak adlandırdığımız, onların “Yeni Türkiye” düzeni tam olarak sermaye iktidarı açısından düzenin yeniden organize edilmesi değil midir? Ülkemizde düzen güçlerinin, örneğin liberalizm konusunda neredeyse hiçbir... View Article

Sermaye düzeni açısından her şey yerli yerinde

Öyle değil mi? Sermaye düzeni, iktidarının sürekliliğini sağlayacak ihtiyaçları doğrultusunda sürekli bir dönüşüm içerisindedir. Siyasetin, sınıflar mücadelesinin yasası da böyledir.

Bizim İkinci Cumhuriyet olarak adlandırdığımız, onların “Yeni Türkiye” düzeni tam olarak sermaye iktidarı açısından düzenin yeniden organize edilmesi değil midir?

Ülkemizde düzen güçlerinin, örneğin liberalizm konusunda neredeyse hiçbir çelişki yaşamadan, kamu değerlerinin tasfiyesi konusunda anlaşma halinde olması tam da bundandır.

Peki ya şu sermayenin kendi frankeştaynı olan ulus devleti tasfiye etmek konusunda aralarında herhangi bir çelişki gören var mı?

Ülkemizde bir çok sektörde giderek artan tekelleşme ve yabancı sermayenin güçlenmesine itiraz eden bir düzen siyaseti gördünüz mü?

Gericiliğin bir siyaset enstrümanı olmasından rahatsız olan kalmadı galiba? Olsa olsa, daha çok kendi enstrümanı olmasını isteyenler arasında bir çekişmeden bahsedebiliriz.

Liste uzun…

Daha güncel bir konuya gelelim,

Rus uçağının düşürülmesi konusunda, iş ABD emperyalizminin desteğini almaya gelince, gün geçtikçe nasıl sıraya girilmeye başlandığı ortadadır.

Olayın sıcaklığı geçtikçe değişik ağızlardan şöyle demeye başlamadılar mı?

“ Türkiye meşru müdafaa hakkını kullanmıştır”

Şimdilik, mır kır edenlere bakmayın siz, en kısa zamanda onlarda koroya katılacaktır.

Sermaye düzeninin doğası bunu gerektirmiyor mu?

Evet, AKP Amerikancıdır ve de piyasacıdır. En az bu karakterleri kadar da gericidir.

Peki ya diğerleri,  daha mı az piyasacıdır?

Ya da kim, hangi düzen güçleri ABD emperyalizmine karşıdır da biz bilmiyoruz?

Düzen siyasetinde, gericiliğin toplumun ana karakteri olduğunu düşünmeyen var mı?

Evet, ülkemiz AKP iktidarından kurtulmalıdır?

Peki ya diğer Amerkancılardan, piyasacılardan, sonradan görme gericilerden…

Düzen açısından işler, temelde pek karışık değil.

İç gerilimler ve çelişkiler, çatışmalar yaşanmıyor mu?

Tabi ki yaşanıyor?

Ama bunu çok dert etmemek gerek.

Nasıl olsa her şey sermaye düzeninin selahiyeti için değil mi?

O zaman sorun yok…

İşler bizim cephemizde de aslında çok sadedir.

Bizim, yani işçi sınıfının iktidarı için mücadele edenlerin, bu düzeni değiştirmekten başka ne işi olabilir ki?

Amerikancılara, gericilere, piyasacılara karşı açık bir mücadele bizim esas işimiz değil midir?

Gelelim bizim tarafta görülenlere,

Erdoğan’ın bölgede yitirdiği rolünü geri kazanmak için savaş istediğini görmezden gelerek, “sağduyu” çağrısı yapanlar,

“Bu saldırının Türkiye’nin itibarını zedelemek için tezgâhlandığını” söyleyenler,

Ya da “toplumun ana karakteri gericiliktir” bunu hesap ederek bazı güçlerle işbirliği yapmak gerekir diyenler,

Açıkça söyleyemeseler bile, liberalizmle hesaplaşmanın bu günün işi olmadığına inananlar,

Sosyalist mücadelenin düzen güçleri ile işbirliği yapmaktan geçtiğini söyleyenler,

Hiç bir şey bilmiyorsa sermaye iktidarının tutarlılığına bakmalıdır.

Yok hala anlayamıyorlarsa,  onlara söyleyeceğimiz şey açıktır:

“Çok işimiz var, çekilin ayakaltından artık”