Osmanlı Devletinde ilk grevler 1870’li yıllarda görülmeye başlamış ve 1907 yılına kadar elli civarında grev saptanmıştır. Tespit edilen ilk grev 25 Ocak 1872 tarihli Hasköy Tersanesi işçileri grevi, ikincisi ise 16 Şubat 1872 tarihli Beyoğlu Telgrafhanesi işçileri grevidir
(Güzel 1985: 804-805).
Bu dönem grevlerinin çoğu, mali kriz nedeniyle işçi ve memurlarına ücret ödemekten aciz olan devlete bağlı kuruluşlarda meydana gelmiştir. Bir anlamda işçiler ücret artışı talebi yerine var olanı müdafaa etme gayesindeydiler. Bu dönemde sendika bulunmadığı için
grevlerin tümü geçici birlikler veya işçiler arasından çıkan doğal önderlerce yönetilmiştir (Güzel 1985: 808).
1866 yılından itibaren bir takım hayır dernekleri kurularak fakir işçilere iş bulmak veya gerekli iş araçlarını temin etme gayesi güdülmüşse de bunları birer işçi örgütü saymak, hele hele sendika olarak nitelendirmek mümkün değildir (Güzel 1993/2: 56). Sınıf bilinci taşıdığı söylenebilecek gerçek anlamdaki ilk işçi örgütü İstanbul tophane fabrikalarında çalışan işçiler tarafından 1894’te gizlice kurulan “Osmanlı Amele Cemiyeti”dir.
Dört binden fazla işçinin çalıştığı bu fabrikada işçiler sekiz kişilik bir komite oluşturarak Avrupa’daki Jön Türklerle de temasa geçmişti. Ancak resmi makamlar komitenin faaliyetlerini öğrenince, kurucular sürgüne gönderilmiş ve cemiyetin faaliyetleri sona ermiştir. Bir süre sonra yapılan ikinci teşebbüs de benzer bir akıbete uğramıştır (Karakışla 2011: 39).
Bu nedenle gerçek anlamda ilk işçi sendikaları II. Meşrutiyet’in ardından kurulmuştur.