'FETÖ'den tutuklanan hakim: Bana AK Partili Bakan Arslan ve vekiller referans oldu

Yargıdaki 'FETÖ' soruşturmasında tutuklanan ve itirafçı olan hakim, mülakatlarda kendisine Bakan Ahmet Arslan ile iki AKP'li vekilin referans olduğunu söyledi.

'FETÖ'den tutuklanan hakim: Bana AK Partili Bakan Arslan ve vekiller referans oldu

Yargıdaki ‘FETÖ’ soruşturmasında tutuklanan ve itirafçı olan hakim “Mülakatlarda AK Partili Bakan Ahmet Arslan, vekiller Orhan Atalay ve Yunus Kılıç ile Danıştay üyesi Hicabi Ece referans oldu” dedi.

Sözcü’den Asuman Aranca‘nın haberine göre, Ankara Başsavcılığı’nca yargıdaki ‘FETÖ’ yapılanmasına ilişkin soruşturmada tutuklanan Sakarya Hakimi Cihangir U., savcıya ikinci kez ifade vererek itiraflarda bulundu. Üniversite yıllarında örgüt evlerinde kaldığını söyleyen Cihangir U. özetle şunları anlattı:

“2012 yılında yapılan idari yargı hakimlik sınavını 82 puan, adli yargı hakimlik sınavını da 83 puan alarak kazandım. Daha sonra mülakat sürecinde bana şu anda Ulaştırma Haberleşme ve Denizcilik Bakanı ve Kars Milletvekili olan hemşehrim Ahmet Arslan, Danıştay Üyesi Hicabi Ece, AK Parti Ardahan Milletvekili Orhan Atalay ve AK Parti Kars eski Milletvekili Yunus Kılıç referans oldular. Bakan Ahmet Arslan’a babamın hayvan sattığı Karslı işadamı Metin Durmuş aracılığıyla mülakat sürecinde diğer belirttiğim kişilere de akrabalarım vasıtasıyla ulaştım.

“Soruları getirdim”

“2011 Ağustos’ta hakim adayı olan Bahadır benimle irtibat kurdu ve Keçiören’de bir evde hakimliğe çalışmaya başladım. Adını Burak diye bildiğim hakim adayı bu evi idare ediyordu. Bu yapıya ait evde hakimlik sınavına çalışmaktayken 25 Kasım 2011 gecesi idari hakimlik sınavından bir gün önce gece saat 04.00’te evimizle ilgilenen Burak’ın abisi olan hakim adayı Bahadır geldi, ‘Size soruları getirdim’ dedi. Önce bunun bir şaka olduğunu düşündüm.”

“Yemin ettirdiler”

“Daha sonra ciddi olduğunu anlayınca ağlayarak, ben böyle bir haksızlığı yapıp adalet dağıtacağım makama haksızlık yaparak gelemeyeceğimi söyledim. Beni ikna etmeye çalıştı. Dindar insanların bu makamlara girmesi gerektiğini söyleyerek iknaya çalıştı. Kararımda ısrarlı olduğumu görünce bu durumun gizli kalması gerektiğini söyleyip, evde bulunan Kuran-ı Kerim’i getirterek üzerine el bastırdı. Bu yaşanılan soru verme olayının anlatılmaması üzerine yemin ettirildim.”