Kosova: "NATO cumhuriyeti"nde neler oluyor?
Kosova'da muhalefetin gerçekleştirdiği protesto gösterilerinde başbakanlık binası ateşe verildi. Ülkeye bakınca etnik temizlikten cihatçılığa uzanan kanlı bir sicile sahip UÇK ve onun liderleri olan suç baronu siyasetçiler karşımıza çıkıyor.
Aylardır devam eden iktidar-muhalefet krizi nedeniyle muhalefet tarafından Meclis salonunda atılan biber gazı bombaları nedeniyle gündeme gelen Kosova’da muhalefetin gerçekleştirdiği protesto gösterilerinde başbakanlık binası ateşe verildi.
Kosova’da muhalefet, AB’nin ara buluculuğunda Sırbistan ile sürdürülen müzakerelerde, 25 Ağustos’ta üzerinde uzlaşılan ve Kosova’da Sırp Belediyeler Birliği kurulması ile Karadağ-Kosova sınırının revize edilmesini öngören anlaşmaya karşı çıkıyor.
NATO’nun kurduğu devletçik, büyük bir siyasi krizin ortasında. Ancak tartışmanın taraflarına bakınca, Kosova Savaşı’nın eli kanlı örgütü UÇK’nin bugün iktidarda ve muhalefette olan liderlerinin kirli geçmişleri ve muhalefettekilerin milliyetçiliği kullanarak kendilerini güvenceye alma istekleri üzerinden Kosova’nın karanlık geçmişi önümüze çıkıyor.
Protesto gösterileri şiddete gösterilerine dönüştü
Kosova muhalefet partilerinin başkent Priştine’deki başbakanlık binası önünde düzenlediği ve yaklaşık 40-50 bin kişinin katıldığı “Egemen Devlete Evet-Anayasa Karşıtı Hükümete Hayır” protestosunda konuşmaların tamamlanmasının ardından, muhalif parti üyeleri, başbakanlık binasına molotof kokteyli fırlatarak, başbakanlık binasının bir bölümünü ateşe verdi.
Muhalefet partilerinin liderleri sosyal demokrat Vetvendosye Partisi (VV) lideri Visar Ymeri, Avrupa yanlısı muhafazakar Kosova’nın Geleceği İçin Birlik Partisi (AAK) lideri Ramuş Haradinay ve milliyetçi Kosova İnisiyatifi Partisi (NIMAR) lideri Fatmir Limay ile aktivistleri Milli Kütüphane önünde buluştuktan sonra Başbakanlık Binası önündeki binlerce kişiye hitap etti.
AAK’nin lideri Ramuş Haradinay daha iyi bir gelecek için hükümetin istifasını istedi. Haradinay, “Ordusu olmayan bir Kosova’ya hayır, Sırp Belediyeler Birliği’ne hayır, sınırların yeniden belirlenmesine hayır, Kosova’yı fakirleştiren yolsuzluğa hayır.” dedi.
VV’nin lideri Visar Ymeri de konuşmada hükümet gidene kadar protestoların devam edeceği söyledi. Ymeri, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen Başbakan İsa Mustafa ve yardımcısı Haşim Thaçi’nin Sırp Belediyeler Birliği’nin kurulması için mücadele ederek ülkeyi tehdit ettiklerini öne sürdü.
Emperyalizmin kukla devleti Kosova’nın hikayesi
1999’a aralıksız 78 gün süren NATO bombardımanının ardından Sırbistan ordusunun çekildiği ve 17 Şubat 2008’de 9 yıllık Birleşmiş Milletler idaresinin ardından ‘bağımsızlığını’ ilan eden Kosova emperyalizmin Avrupa’daki son oyuncağı olarak kurulmuş olan bir devletçik.
NATO’nun Tito’nun Yugoslavyası’ndan geriye kalan Sırp devleti niteliğindeki Yugoslavya’nın da bir bütün olarak işgal etme girişimine karşı yaklaşık 3 ay direnen Sırplar neticede Kosova ilinin ellerinden çıkmasına razı olmuşlardı.
Kosova bugün, gırtlaklarına kadar suça batmış milyoner politikacıların cirit attığı Avrupa’nın en fakir ve en yalıtılmış ülkesi konumunda. İşgücünün yaklaşık üçte biri işsiz ve bu oran genç nüfusta üçte ikiye ulaşıyor. Ülkede yolsuzluktan geçilmiyor. Nüfusun yaklaşık yarısını oluşturan 1,8 milyon kişi yoksullukla boğuşuyor. Sadece 2014 Aralık ayı ile Şubat 2015 ayı arasında ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 5’i ülkeyi terk ederek zengin AB ülkelerine göç etti.
Ülkedeki siyasetçilerin neredeyse tamamı eski Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) komutanları veya militanları. UÇK, Kosova’nın Yugoslavya’dan kopartılması sürecinde Sırp, Musevi ve Roman nüfusa karşı etnik şiddet ve katliamlar gerçekleştirmişti. UÇK’nin dünya çağında cihatçı terör çetelerinin eğitilmesinde de rol aldığı biliniyor.
2010 yılında Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan bir raporda Başbakan Haşim Thaçi için “Doğu Avrupa’dan silah, uyuşturucu ve organ kaçakçılığı yapan mafya benzeri bir Arnavut çetesinin başı” olarak bahsediliyordu. Thaçi ve Kosova Savaşı’nda başında bulunduğu UÇK’ye bağlı birliğinin Sırp sivilleri organları için kaçırıp öldürme, eroin kaçakçılığı gibi savaş dönemi suçları ise 1999’dan bu yana NATO tarafından sağlanan koruma duvarının arkasında.
Kosova’nın tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmesiyle 1999’dan itibaren görev yapan BM misyonu görevini Avrupa Birliği Hukuk Devleti Misyonu’na (EULEX) bıraktı. EULEX, BM tarafından soruşturulmayan bin 187 savaş suçu dosyasını devraldı. Ancak 3 yıl süren soruşturmaların sonunda EULEX suçların gerçek olduğunu ve UÇK militanlarının sorumluluğunu kabul etmesine rağmen hiç kimsenin adının açıklanmayacağını ve suçlanmayacaklarına karar verdi.
Sonunda geçtiğimiz Ağustos ayında Kosova parlamentosu UÇK liderlerinin savaş suçlarının araştırılması için özel bir savaş suçları mahkemesi kurulmasını kabul etti. Bu tarihten sonra gösteriler ve 6 ayrı gaz bombası saldırısıyla Kosova’da meclis faaliyetleri durma noktasına geldi.
Son olarak Kosova’nın 2 milyon civarındaki uygun nüfusundan resmi rakamlara göre 300 ama gerçekte bine yakın cihatçıyı Suriye’ye göndermiş olduğu ve böylece kişi başına en çok cihatçı sağlayan ülke olduğunu da söylemek gerekiyor. Bu cihatçılar arasında IŞİD’in en önemli 10 komutanından biri olan Lavdrim Muhaciri de bulunuyor. Ülkede, 1999’da çöken eğitim sisteminin yerini alan Suudi Arabistan’ın finansal destek sağladığı Vahhabi eğitimi veren medreselerin yetiştirdiği ilk kuşak şimdi NATO’nun emrinde Suriye’de savaşıyor.
Sırbistan Başbakanı: Kosova ile ilişkilerimiz normalleşmeli
Kosova’da muhalefetin protestoları karşısında anlaşma masasının diğer tarafında bulunan Sırbistan’da da anlaşmadan hoşnut olmayan olsa da hükümet Avrupa Birliği üyeliğini stratejik bir hedef olarak önüne koymuş durumda. Kosova ile yapılacak anlaşma Sırbistan’ın AB üyeliğinin ön artı haline getirilmiş durumda.
Kosova’yı kendisine bağlı özerk bir bölge olarak kabul eden Sırbistan’ın Başbakanı Aleksandar Vucic ise Kosova ile sorunlarının çözülmesi gerektiğini ve ilişkilerinin normalleşmesi gerektiğini söylüyor. Vucic, bunun çok zor olacağını bildiğini söylüyor.
2013’te AB arabuluculuğunda imzalanan ve Kosova’daki Sırpların kendi polisinin ve mahkemelerinin olmasını sağlayacak anlaşma ise iki ülkenin meclislerinde onaylanmayı bekleyerek fiilen geçersiz hale gelmiş oldu. Kosova’da muhalefetin karşı çıktığı görüşmelerde bir anlaşmaya varılmasının ayları bulması ve normalleşmenin ise ancak birkaç yılda sağlanabileceği öngörülüyor.
Sırbistan’ın doğalgaz pazarlıklarının bir parçası olduğunu ve 2014 yılında rafa kalkana kadar “Güney Akım” projesinde Rusya ile birlikte hareket ettiğini de hatırlamak bölge politikalarını anlamak için önemli bir veri sağlıyor. Bu proje Almanya’nın “Nord Akımı” projesinin tamamlanmasını istemesiyle rafa kalkmıştı.