İbrahim Kalın'dan İdlib açıklaması: Cenevre ve Astana süreçlerini baltalar

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, kaleme aldığı yazısında İdlib'e yönelik Suriye ordusu tarafından gerçekleştirilecek olan operasyon için "hem Cenevre hem de Astana süreçlerindeki tüm siyasi çabaları baltalayacak, bu da Esed rejiminin ahlaksız bir zaferi olacaktır." ifadelerini kullandı.

İbrahim Kalın'dan İdlib açıklaması: Cenevre ve Astana süreçlerini baltalar

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, kaleme aldığı yazısında İdlib’e yönelik Suriye ordusu tarafından gerçekleştirilecek olan operasyon için “hem Cenevre hem de Astana süreçlerindeki tüm siyasi çabaları baltalayacak, bu da Esed rejiminin ahlaksız bir zaferi olacaktır.” ifadelerini kullandı.

Kalın, Daily Sabah gazetesinde kaleme aldığı “İdlib Çıkmazı: Uluslararası Sistemin Yeni Sınavı” başlıklı yazısında İdlib gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kalın yazısında Suriye ordusunun işgal altındaki kendi topraklarına yönelik operasyonu için “Küresel ve bölgesel güçler arasında yürütülen bir vesayet savaşına tanık oluyoruz.” diyerek meselenin Suriye’yi aştığını iddia etti.

Kalın “Daha fazla güç ve nüfuz elde etme isteği ve açgözlü dürtülerin neden olduğu bu vahşetin kaynağı sadece silahlar değil. Eğer taraflar farklı bir yaklaşıma sahip olsaydı, sağduyu, erdem ve merhamete dayalı bir çözüm uzun süre önce mümkün olabilirdi.” dedi.

Kalın söz konusu yazısında, gerçek bir siyasi çözüm bulunmadıkça devam eden siyasi ve askeri çatışmaların krizi daha da tırmandıracağını belirterek “İdlib’e yönelik herhangi bir saldırı ölüm ve yıkımdan başka bir şey getirmeyecek olup hem Cenevre hem de Astana süreçlerindeki tüm siyasi çabaları baltalayacak, bu da Esed rejiminin ahlaksız bir zaferi olacaktır.” ifadelerinde bulundu.

Suriye Hükümeti ile IŞID’i bir tuttu

İbrahim Kalın ‘Suriye’deki savaşın ikiz canavarları’ diyerek “Esed rejimi ve DEAŞ ile PKK’ya bağlı PYD-YPG gibi farklı terörist gruplar da Suriye topraklarındaki ölüm ve yıkımdan sorumludur.” sözlerini kullandı ve Cenevre ve Astana süreçlerinin kısmen sonuç verdiyse de akan kanı durduramadığını ifade etti.

‘Rejim ılımlı muhalifleri zayıflattı’

Suriye’deki terör gruplarını ‘ılımlı muhalif’ olarak adlandıran Kalın “Rejim ve destekçileri İran ve Rusya da Levant’ta yeni bir harita çizme gayelerini haklı çıkarmak için DEAŞ canavarını kullanıyor. Tüm bu unsurların Suriye’deki ılımlı muhalif grupları siyasi ve askeri olarak yok ettiğine veya zayıflattığına şahit olduk.” ifadelerinde bulundu.

ABD ile Suriye konusundaki ilişkilerine de değinen Kalın ABD’nin, Türkiye ile stratejik ortaklığını ihlal etme pahasına Suriye’deki PYD ile ilişkilerini meşrulaştırmanın yollarını aradığını belirterek “Türkiye’nin bu karanlık ilişkiyi durdurma konusunda yaptığı çağrılara ABD kulaklarını tıkamış durumda.” dedi.

Sözcü Kalın’ın yazısından dikkat çeken kısımlar şöyle:

“3,5 milyon nüfusa sahip bu vilayete yönelik herhangi bir saldırı büyük bir insani felakete yol açacaktır. Bu ise Türkiye’ye, buradan da Avrupa’ya ve başka yerlere yeni bir göç dalgasını tetikleyecektir. İdlib’e yönelik herhangi bir saldırı ölüm ve yıkımdan başka bir şey getirmeyecek olup hem Cenevre hem de Astana süreçlerindeki tüm siyasi çabaları baltalayacak, bu da Esed rejiminin ahlaksız bir zaferi olacaktır. Böylece Suriye’de istediğini elde etmenin tek yolunun fark gözetmeksizin acımasızca güç kullanmak olduğu bir kez daha gözler önüne serilecek. Suriye’deki çatışmanın çözüm yolu elbette bu olamaz.”

“Uyarı, öfke, endişe vesaire gibi açıklamalar ile hiçbir yere varılamaz. Kimyasal silah kullanması halinde Esed rejimine saldırı tehditleri şu iki nedenden dolayı anlamsızdır. İlk olarak rejim geçmişte kimyasal silah kullanmış ve rejimin bu kapasitesini yok etmek için hiçbir şey yapılmamıştır. Sadece görüntü vermek için yapılan az sayıdaki saldırı hiçbir anlam ifade etmemektedir. İkinci olarak, kimyasal silah kullanımını şarta bağlamak, rejimin konvansiyonel silahlarla katliama devam edebileceğini söylemenin başka bir yoludur. İşte bu, Suriye savaşının utanç verici bir ironisidir. Rejim kimyasal silah kullanmanın yanı sıra konvansiyonel silahlarla çok daha fazla insan öldürmüştür. Ve rejim halen bu iki tehdide sırtını dayamaktadır.”

‘Avrupa elini taşın altına koysun’

“Askeri çatışmayı sonlandırma, siyasi çözüme ulaşma ve mültecilere sahip çıkma yükünü Türkiye dahil hiçbir ülke tek başına taşıyamaz. Avrupalılar bir adım daha öne çıkarak elini taşın altına koymalıdır.”

‘Türk askeri oradayken saldırıyı göze alamazlar’

“Üç garantör ülke olan Türkiye, Rusya ve İran burada askeri gözlem noktaları kurdu. Türkiye’nin 12 gözlem noktası bulunuyor. Türk askerlerinin varlığı, muhtemel bir saldırıyı önlemenin tek garantisi. Zira Rus savaş uçakları ve rejim kara kuvvetleri, Türk askerleri oradayken bir saldırı gerçekleştirmeyi göze alamaz (sivilleri ve meşru, ılımlı muhalif güçleri umursamadıklarını biliyoruz). Terörist grupların ortadan kaldırılması gerekçesiyle İdlib’e yapılacak herhangi bir saldırı Astana sürecini baltalayacaktır.

‘İdlib saatli bomba’

Türkiye, Suriye’de yeni bir insani felaketi önlemek için elinden geleni yaptı ve bu konuda çabalarına yılmadan devam edecektir. Uluslararası destek mekanizması, kaygı veya Amerikan Başkanı Trump’ın twitinde kullandığı gibi ‘öfke’ ifadelerinin ötesine geçerek gerek siyasi gerekse mültecilerle ilgili çözüm içeren somut eyleme evrilmelidir. İdlib saatli bomba gibi karşımızda. Eğer uluslararası toplum Suriye’deki savaşı ciddiye alıp Suriye halkını umursadığını gösterebilirse, bu saatli bombayı durdurup yeni bir sürece başlayabiliriz.”