İkinci Cumhuriyet'in çıkmaz sokağı: Boyun eğmeyen kadınlar

"Mesele tek başına iki kadının bildiri dağıtanlara karşı kontrolsüz öfkesi olmanın ötesinde kısa bir sürede ülkenin gündemine oturmasıdır."

‘Kadının kocasına ismiyle hitap etmesi edepsizliktir”, ”şiddete karşı koymaya çalışmayın, dayak Allah’ın emridir”, ”kadınlardan yönetici olmaz kadınlar münafıktır”, ”adet olmak hastalıktır”, İslam hukukunda istediğiniz kadar cariye ile evlilik hayatı yaşayabilirsiniz”, ”mini etek giyersen sonuçlarına katlanırsın”…. Daha devam edebiliriz. Liste uzayıp gider.

Yukarıda sıraladıklarımız geçtiğimiz bir kaç hafta içinde dile gelen gericilerin nasıl bir toplumsal yaşam hayal ettiklerini özetliyor. Kadınları hizaya sokmak, aile yaşamını hizaya sokmak ve en sonunda toplumu hizaya sokmak için tercih edilen usul ve üslup AKP döneminin karakterini yansıtıyor. Vaazların sahipleri yalnızca imamlar ya da din adamları değil. Sıfatında ”profesör” yazanı da var, Türkiye’nin başkentinde on yıllarca belediye başkanlığı yapanı da. Vaazların verildiği yerler sadece camiler de değil. Kimi zaman ”üniversite”, kimi zaman devletin resmi televizyon kanalı gericilik pompalamak için kullanılan araçlar haline geliyor.

Ancak mızrak çuvala sığmıyor. Gericilik pompalandıkça, kadına yönelik şiddet arttıkça kadınların isyanı da büyüyor. Siyasal İslamın eninde sonunda kadınların direncine toslaması kaçınılmaz hale geliyor.

Türkiye’de uzunca yıllar ”huzur İslam’da” ve ”adil düzen” paradigmasıyla özellikle yoksul emekçi kadınlardan büyük destek gören siyasal İslam on altı yıllık AKP iktidarı ile birlikte sınanmış ve bu sınav binlerce kadının hayatına mal olmuştur.

Öte yandan modernizm ve aydınlanma düşmanlığını sistem karşıtlığı gibi lanse eden siyasal İslam, piyasacılık ve işbirlikçilikte birinci lige yükselmiş durumda.

İkinci Cumhuriyet’in resmi ideolojisi olmasa da, İslamcılık yeni toplumsal yapının inşaasında önemli bir enstrüman olarak kullanılıyor. Türkiye’nin tarihsel gelişimi ve toplumsal dinamikleri İkinci Cumhuriyet’in gerici karakteri ile doku uyuşmazlığı yaşıyor ve açının kapanması çok olası görünmüyor. Hele hele yukarıda örneklerini verdiğimiz propaganda biçiminin karşılık bulmasını beklemek büyük bir akıl tutulmasını gösteriyor.

AKP iktidarının resmi kuruluşu olan KADEM ise gericiliği liberal tezlerle harmanlayarak bir çıkış arıyor. Bir yandan kadınların geleneksel rollerine vurgu yaparken, öte yandan kadınların ucuz işgücü olarak piyasaya entegre etmenin gayreti içerisine giriyor.

İdeoloji ve siyasetin yetemediği noktada yoksulluğun kontrol altına alınması temel strateji haline geliyor. Derinleşen ekonomik krizle birlikte artan hayat pahalılığı ve yoksullaşma bir refah toplumu yaratmaktan uzak olan AKP iktidarını sadaka kültürüne yaslanmaya zorluyor. Bugün yaklaşık on üç milyona yakın yurttaşımız, sadaka kültürünün liberal versiyonu olarak, devlet eliyle dağıtılan nakdi yardımlarla ayakta kalmaya çalışıyor. Geçtiğimiz günlerde Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk”Makarna, kömür dağıtan devlet ithamından da kurtulmamız gerekiyor, çünkü sosyal yardımların yüzde doksanını nakit dağıtıyoruz, makarna kömür dağıtmıyoruz” ifadeleriyle sosyal hizmetlerden ne anladığını gözler önüne sermişti.

İkinci Cumhuriyet’in kriz dinamikleri ve ideolojik yapısı başka tartışmaların konusu, ancak kadınlar açısından bakıldığında ne gericiliğin kadınları kuşatması mümkün, ne de bir lokma ekmeğe muhtaç edilen kadınların evlerinde kaderlerini yaşamaya razı edilemeyecekleri ortada.

Bugün işyerlerinde kriz koşullarına karşı direnen kadın işçiler, topraklarına sahip çıkan köylü kadınlar, uğradıkları tacize, mobinge karşı sesini yükselten susmayan emekçi kadınlar, şiddete hayır diyen milyonlar AKP’nin yeni rejimine sığmamaktadır.

Ağzını her açtıklarında kadınlara kin kusan gerici yobazlara karşı büyük bir öfke birikmektedir. Daha dün Ahsen Tv muhabirine dönük kadınların tepkisi bu öfkenin ifadesi oldu. Mesele tek başına iki kadının bildiri dağıtanlara karşı kontrolsüz öfkesi olmanın ötesinde kısa bir sürede ülkenin gündemine oturmasıdır. Mesele milyonlarca kadının içinde biriktirdiği öfkeyi kadınların tepkisinde aramasıdır. Bu öfkenin örgütlü bir güce dönüştüğünde neler yapabileceğini varın siz hesap edin.