İdlib'de gözden kaçırılanlar: Türkiye ne yapıyor?
AKP bu operasyonlarla ABD’ye “Suriye’de PYD’yi değil beni kullan” mesajı veriyor.
Geçtiğimiz haftalarda Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait yaklaşık yüz askeri aracın, Hatay’tan İdlib’e girerek Halep’in güneyinde bulunan El-Ais kasabasına doğru ilerlediğine dair iddialar ortaya atılmaya başlanmış, konvoyun geçişine dair görüntüler paylaşılmıştı. İddiaya göre TSK, öncülü El-Kaide olan El-Nusra’nın isim değiştirmiş hali olan Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) militanlarının eskortluğunda El-Ais kasabasına kuracağı gözlem noktası için ilerliyordu.
TSK, Ekim 2017’de Astana’da karara bağlandığı üzere İdlib etrafında 12 noktada Gerginliği Azaltma Kontrol Gücü olarak ateşkes bölgelerine gözlem noktası adıyla üs kuruyor. Şimdiye kadar TSK’nın HTŞ eskortluğunda bu bölgelere giderek askeri yığınak yaptığı görülüyor. TSK konvoyunun yola çıktığı gün, konvoy güzergahının Suriye ve Rusya uçakları tarafından bombalandığı iddia edilmişti. TSK’dan bugün yapılan açıklamaya göre ise bu noktaların 6’sına TSK yerleşmiş durumda.
AKP ne amaçlıyor?
Türkiye burada kendi ve Suriye’deki muhalifler açısından üç şeyi başarmış olacak:
İlk olarak İdlib’e Suriye ve Rusya’nın karadan yapacağı taaruzların önünü kesebilecek bir pozisyon elde etmiş oluyor. İkinci olarak ise bunun sonucu olarak İdlib’te yaşayan yaklaşık 3 milyon insanın olası bir göç yoğunluğunun önünün kesilmesi amaçlanıyor. Üçüncüsü ise AKP gelecekte siyasi çözüm masaya geldiği takdirde Suriye iç işlerinde kontrol edebileceği cihatçılara güven aşılıyor.
Bununla birlikte Afrin’de TSK ile birlikte hareket eden ve TSK tarafından eğitilen ve silahlandırılan ÖSO, Afrin operasyonu sonrası İdlib’e gidip Esad’a karşı savaşacaklarına dair açıklamalarda bulunmuştu.
Bir başka dikkat edilmesi gereken nokta ise Rusya, İran ve Türkiye’nin sürdürdüğü Astana görüşmeleri. Bugüne kadar Suriye konusunda ABD ile anlaşamayan bir görüntü veren Türkiye’nin, Rusya ve İran ile masaya oturmuş olması, çoğunlukla Türkiye’nin savaşta saf değiştirdiği, yüzünü Rusya’ya döndüğü vb. yorumlara yol açmıştı. Aynı kesimler Türkiye’nin El-Bab ve Afrin operasyonlarını da ABD’ye rağmen ve ABD’ye karşı yapıldığı yorumlarını yapmıştı.
Ancak Türkiye’nin ABD ile olan sorununu yanlış yorumlamaktan kaynaklı bu görüşlerin hatalı olduğunu bir kez daha vurgulamak gerekir. Türkiye, Suriye’ye dönük operasyonlarını ABD’ye karşı yapmıyor. Bunu anlamak için NATO’ya ve ABD’ye AKP’nin nasıl bir dille yakındığına bakmak yeterlidir.
ABD için en kullanışlı aktör kim?
AKP, PYD’ye karşı mücadelesinde ve Suriye savaşındaki rolünde NATO ve ABD’den destek bekliyor ve gerçek müttefikinin kendisi olduğunu kanıtlamaya uğraşıyor. AKP bu operasyonlarla ABD’ye “Suriye’de PYD’yi değil beni kullan” mesajı veriyor. ABD’nin Suriye’ye yerleşme ve bölme planlarında, AKP ABD’nin PYD’yi değil kendisini müttefik olarak görmesini istiyor.
Bu sürecin sonunda ise Türkiye’nin Suriye’de oynadığı rol ABD açısından bir anda daha da önem kazanabilir. ABD ve Türkiye birbirlerini ikna etmenin yolunu bulduğu takdirde İdlib üzerinden Suriye’de yeni bir sürecin başlamasına neden olabilir. ABD ile Türkiye’nin gerginliğini fırsat bilen Rusya, Türkiye ile ortak hareket edebilmek adına Türkiye’ye Suriye’de alan açtı. Bu süreçte ABD ile AKP’nin birbirlerini ikna etmesi durumunda ABD Suriye’deki konumunu daha da sağlamlaştıracaktır. İdlib çevresine yerleşen TSK, bu bölgeye yönelik kara harekatının önüne geçerek Suriye’deki ‘muhalifler’in toplandığı İdlib’in güvenliğini sağlamış olacak ve bu sayede hem Suriye’deki cihatçı muhaliflerin bir kez daha güvenini kazanacak, hem de Esad’a karşı kullanabileceği bir koz olarak İdlib’i elinde bulunduracak.
Son dönemde Esad’a yönelik ABD ve AKP’den gelen sert dil de İdlib’in ileriki dönemlerde bir tehdit unsuru olarak kullanılabileceğinin bir işareti olarak görülebilir. Sık sık ortaya çıkan kimyasal silah kullanıldığı, sivillerin öldürüldüğü gibi iddialar Suriye’de AKP ve ABD’nin ortak hareket etme hevesini bir kez daha gözler önüne seriyor.