İKD’den 2019 yılı raporu: Gericilik kadınlara yaşam hakkı tanımıyor

İlerici Kadınlar Derneği (İKD), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında da 2019 yılının ilk 9 ayını konu alan bir rapor yayımladı.

İKD’den 2019 yılı raporu: Gericilik kadınlara yaşam hakkı tanımıyor

25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü’ne günler kala Türkiye’nin en önemli gündemini yine kadın cinayetleri oluşturuyor. Kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin giderek arttığı herkes için açık olsa da çeşitli kanallardan açıklanan veriler gelinen noktanın vahametini ortaya koyuyor.

Aylık olarak kadın cinayetleri, kadına yönelik fiziksel ve cinsel şiddet, çocuk istismarı verileri ile yargı, medya ve siyasette kadın sorununa ve kadın mücadelesine ilişkin gündemleri derleyerek rapor yayımlayan İKD, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında da 2019 yılının ilk 9 ayını konu alan bir rapor yayımladı.

İKD’nin raporunda kadına yönelik şiddetin her geçen yıl bir önceki yıla göre daha korkunç boyutlara ulaşarak devam ettiği vurgulanarak “AKP tarafından yükseltilen gerici söylemler, her fırsatta kadınların yaşamlarını ev ve aile ile sınırlayan fetvalar veren gericiler, artan yoksulluk kadına yönelik şiddeti körüklemeye devam ediyor” denildi.

İKD’nin yayımladığı rapora göre bu yılın ilk 9 ayında en az 283 kadın öldürüldü. Kadınlar en çok beraber oldukları erkekler veya eşleri tarafından boşanmak istedikleri ya da ayrılmak istedikleri için öldürüldü. 2019’un ilk 7 ayında en az 9 kadının koruma altındayken öldürüldüğü belirtilen raporda İstanbul Barosu verilerine göre dokuz ayda en az 1840 kadının şiddet nedeniyle koruma kararı aldırdığı açıklandı.

Kadınların tasarlanarak ve canice öldürüldüğü ifade edilen raporda şüpheli ölümlerde de artış görüldüğü vurgulanarak failler tarafından cinayetlere intihar süsü verildiği belirtildi.

“Ekonomik kriz koşullarında kadınların payına işsizlik ve yoksulluk düşüyor” denilen raporda Türkiye’de erkeklerin istihdam oranı %65 iken kadınların istihdam oranı %29 olduğu, 12 milyona yakın kadının kendisini ‘ev kadını’ olarak tanımladığı ve istihdam verilerine dahil edilmediği ifade edildi. İş cinayetlerinde ölen kadınlara da değinilen raporda 2019 yılının ilk 6 ayında 61 kadın iş cinayetlerinde hayatını kaybettiği kaydedildi.

Geçtiğimiz yıllar içerisinde çocuk istismarı vakalarında da ciddi bir artış yaşandığına vurgu yapılan raporda  “TÜİK verilerine göre Türkiye’de kız çocuklarının son 5 yılda yaptığı doğum sayısının, 84 bin 462 olduğu belirtiliyor. TÜİK’e göre; son 10 yılda 16-17 yaş grubunda toplam 381 bin 418 kız çocuğu evlendirildi.” bilgisine yer verildi.

Raporda ayrıca Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ikinci yargı paketinde ‘Çocuğun faille evlenmesi durumunda cezanın ertelenmesi’ hükmüne yer verileceğinin iddia edildiği belirtilerek “Bu düzenleme istismarcıları korumak demektir ve çocuk istismarını arttıracaktır. 2017 yılında kadınların mücadelesiyle geri çekilen çocuk istismarına af düzenlemesinin yeniden gündeme getirilmesi kabul edilemez” denildi.

“Kadına yönelik şiddetle mücadele, gericiliğe ve yoksulluğa karşı bütünlüklü bir mücadele örgütlenmesiyle mümkündür” vurgusu yapılan raporda, kadına yönelik şiddet ve istismar davalarında tahrik ve iyi hal indirimlerinin kaldırılması, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunun uygulanması,   “çocuğun, faille evlenmesi durumunda cezanın ertelenmesi” hükmünden vazgeçilmesi, süreli nafaka düzenlemesinin geri çekilmesi gibi başlıklarda kadınların taleplerine yer verildi.

İlerici Kadınlar Derneği’nin 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında yayımladığı  “Gericilik Kadınlara Yaşam Hakkı Tanımıyor” başlıklı raporu şöyle:

Kadına yönelik şiddet her geçen yıl, bir önceki yıla göre daha korkunç boyutlara ulaşarak devam ediyor. AKP tarafından yükseltilen gerici söylemler, her fırsatta kadınların yaşamlarını ev ve aile ile sınırlayan fetvalar veren gericiler, artan yoksulluk kadına yönelik şiddeti körüklemeye devam ediyor.

AKP döneminde kadına yönelik şiddetin ulaştığı boyut, acı tabloyu gözler önüne seriyor. Ne yazık ki, kadına yönelik şiddet konusunda kapsamlı bir veri bulunmuyor. İlgili bakanlıkların istatistik yayınlamama ısrarı nedeniyle basına yansıyan haberlerden derlenen verilere göre işlenen bu cinayetlerin en az yarısı aile içi şiddet sonucu gerçekleşiyor.

  • 2002-2017 yılları arasında aile içi şiddet sonucu en az 7000 kadın cinayeti işlendi.
  • 2003 ile 2017 yılları arasındaki veriler baz alındığında kadın cinayetlerinde 14 yıldaki artış, yaklaşık %392 oldu
  • Kadın cinayetleri 2002-2009 arası yüzde bin 400 arttı.
  • Adalet Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre 2002’de öldürülen kadın sayısı 66 iken bu rakam 2007’de bin 11’i buldu.
  • Türkiye, Dünya Ekonomi Forumu’nun Küresel Cinsiyet Eşitliği Haritası 2018 raporuna göre 149 ülke içinde 0.628 puan ile 130. sırada.

Kadına yönelik şiddet artarak devam ediyor

Basından derlenen haberlere göre, 2018 yılında 440 kadın tarafından öldürülürken, 317 kadına cinsel şiddet uygulandı. 2018 yılında 1217 çocuk istismarı haberi basına yansıdı.

2019 yılının ilk 9 ayında ise en az 283 kadın öldürüldü. Yalnızca Ağustos ayında en az 41 kadın katledildi. Kadınlar, en çok beraber oldukları erkekler veya eşleri tarafından, boşanmak istedikleri ya da ayrılmak istedikleri için öldürülüyor.

Şanlıurfa Barosu’nun hazırladığı rapora göre, 2019’un ilk yarısında 378 çocuk istismara uğradı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıkladığı verilere göre ise 2019 yılında 299 kadın öldürüldü. Kadın cineyetlerindeki yıldan yıla görülen artışı kabul eden Soylu, 2016 – 2019 Ağustos ayına kadar 1,167 kadının öldürüldüğünü belirtti. Öldürülen kadınların faili ise, yüzde 63,5 eş veya partner, yüzde 32’si ise akraba olarak belirtildi.

Kadınlar en yakınları tarafından öldürülüyor

Kadınlar, en çok eşleri ya da beraber oldukları erkek tarafından, boşanmak veya ayrılmak istedikleri için öldürülüyor.Birleşmiş Milletler Kadın Birimi tarafından yayınlanan Dünya Kadın İlerleme Raporu’nda kadınlar için en tehlikeli yerin kendi evleri olduğu vurgulandı. Bu rapor, 2017’de işlenen kadın cinayetlerinden yüzde 60’a yakınında failin aile üyelerinden biri olduğunu açıklıyor. Türkiye’de basına yansıyan haberlerden derlenen verilere göre 2019 yılının ilk 6 ayında 100 kadın aile üyeleri tarafından öldürüldü.

Kadınlar koruma kararı altında öldürülüyor

İçişleri Bakanlığı’nın geçtiğimiz 2017 Mart ayında bir soru önergesine verdiği yanıta göre; son üç yıl içerisinde 20 kadın koruma kararı olduğu halde katledilmişti. Şiddet gördükleri gerekçesiyle, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında haklarında “geçici koruma tedbiri” verilen kadınların, “Çağrı Üzerine Koruma” usulüyle korunduklarını belirten İçişleri Bakanlığı, 2015-2017 yılları arasında, 20 kadının ani gelişen olaylar sebebiyle polise çağrıda bulunamadan öldürüldüğünü açıklamıştı.

İstanbul Barosu’nun verilerine göre dokuz ayda en az 1840 kadın, şiddet nedeniyle koruma kararı aldırdı. Basından derlenen haberlere göre ise 2019’un ilk yedi ayın en az dokuz kadın koruma altındayken hayattan koparıldı.

  • Ankara’da, 2 çocuk annesi 48 yaşındaki Fatma Hülya Yıldız, evli olduğu erkek Mehmet Nevzat Yıldız’dan şiddet gördüğü nedeniyle ayrılmak için boşanma davası açtı. Uzaklaştırma ve koruma kararlarına rağmen eve gelen Mehmet Nevzat Yıldız, Fatma Hülya Yıldız’ı başına poşet geçirerek boğdu ve boğazını keserek öldürdü.
  • Tekirdağ’da evini terk eden Ş.A. koruma kararı aldırdığı evli olduğu erkek H.A. tarafından bıçaklanarak öldürüldü. “50 TL istedim vermedi” bahanesini öne süren H.A. için ağırlaştırılmış hapis cezası istendi.

Kadınlar, tasarlanarak ve canice katlediliyor

Basına yansıyan kadın cinayeti haberleri, kadınların tasarlanarak ve canice katledildiğini ortaya koyuyor.

  • Denizli’de, Hasine Şanlı’nın (41) erkek arkadaşı Tamer Aksu (51) tarafından evinin camı kırılarak içeri girdikten sonra çekiçle kafasına vurarak öldürdü. Tamer Aksu, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
  • Ağrı’da 52 yaşındaki Saime Solmaz, kuma getirmesine izin vermediği bahanesiyle evli olduğu erkek Bünyamin Solmaz tarafından ateşli silahla vurularak öldürüldü. O sırada faili engellemeye çalışan Saime Solmaz’ın kızı 5 çocuk annesi Keziban Kaya da babası Bünyamin Solmaz tarafından silahla öldürüldü. Fail ifadesinde “Kızımı vurup vurmadığımı hatırlamıyorum. Vurduysam o anda yanlışlıkla vurmuşumdur” dedi.
  • Afyon’da hükümlü bulunduğu cezaevinden firar eden Ali Mıngır, Konya’da evli olduğu Birsen Mıngır’ın yaşadığı eve molotof kokteyli atarak yangın çıkardı. Ali Mıngır, yangın nedeniyle dışarı çıkan Birsen Mıngır’ı pompalı tüfekle öldürüp, kaçtı.
  • Kırıkkale’de yaşayan 38 yaşındaki Emine Bulut 4 yıl önce boşandığı eşi Fedai Baran tarafından kızının gözleri önünde boğazı kesilerek öldürüldü. Cinayet sırasında kaydedilen videoda Emine Bulut’un “Ölmek İstemiyorum” feryadı, kızının da “Anne lütfen ölme” çığlıkları hafızalara kazındı. Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı Fedai Baran hakkında “canavarca hisle tasarlayarak adam öldürme” suçundan düzenlenen iddianame hızlıca hazırlandı ve kabul edildi.

Emine Bulut’u öldüren boşanmış olduğu erkek Fedai Baran’ın verdiği ilk ifadede “bana hakaret edince sinirlenip yanımda gezdirdiğim bıçakla vurdum” dedi. Emine Bulut’un öldürülmeden önce polise başvurduğu ortaya çıktı.

  • Konya’da Suriye uyruklu Mahmud El H. (32), dini nikahlı eşi Halidiye El H.’yi (29), belirlenemeyen nedenle çıkan kavgada, çocuğunun gözleri önünde sopayla döverek öldürdü.

Şüpheli ölümler artıyor

Kadın cinayetlerine failler tarafından intihar süsü verilmeye çalışılıyor.

  • Şule Çet, 29 Mayıs 2018’de Ankara’daki bir plazanın 20’nci katından şüpheli bir şekilde düşerek öldü. Gazi Üniversitesi Sanat Tasarım Fakültesi Tekstil Tasarımı 2. sınıf öğrencisiydi. Üniversite öğrencisi Şule’nin çalıştığı iş yerinin patronu Çağatay Aksu, daha önce işten çıkardığı Şule Çet’i işe alacağını söyleyerek iş yerine davet etti. Çet’in olay sırasında plazada olan patronu Çağatay Aksu ve arkadaşı Berk Akand gözaltına alındı. Aksu ifadesinde “Tutmaya çalıştım ama intihar etti” dedi. B.A. ise başka bir odada olduğu için olaylardan haberi olmadığını söyledi. Her ikisi de adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Aynı gece, Çet’in ev arkadaşını arayarak, “Beni ara ve acil gelmem gerektiğini söyle” dediği, 02.00’de ise “Buradan çıkamıyorum, adam bana takmış. Bırakmıyor” diye mesaj attığı öğrenildi. Çet’in ölümünden önce tecavüze uğradığını gösteren otopsi raporu açıklandı. Çet’in kanında “uyumayı tetikleyen uyarıcı madde”, vücudunda boğuşma izleri, dokuz parmağının tırnak altında Çağatay Aksu’ya ait doku kalıntısı ve DNA bulguları tespit edildi. Çağatay Aksu ve Berk Akand hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı “kasten öldürme, cinsel saldırı ve hürriyeti tahdit” suçlarından müebbet ve 39 yıla kadar hapis cezası istedi. İddianamede Çet’e cinsel saldırıda bulunulduktan sonra darp edildiği ve camdan atıldığı belirtildi.
  • Özbek vatandaşı Nadira Kadirova, bakıcı olarak çalıştığı AKP İstanbul milletvekili Şirin Ünal’ın Ankara’daki evinde, 23 Eylül akşamı yaşamını yitirdi. Ankara Emniyet Müdürlüğü, olayın ‘silahla gerçekleştirilmiş bir intihar’ olduğunu açıkladı. Kadirova’nın yakın bir arkadaşı, olaydan önce genç kadının kendisine, milletvekili Ünal’ın tacizine uğradığını ve kendini öldürmeyi düşündüğünü söylediğini belirtti. Nadirova’nın arkadaşı ifadesinde, “Konuşurken ‘ben ağabeyimin yüzüne nasıl bakacağım, ölmek istiyorum’ gibi sözler söyledi. Konuşmanın ilerleyen aşamalarında, ‘bir gün odasında yatarken patronu olan Şirin Ünal’ın yatmakta olduğu odaya geldiğini, odasının kapısını kilitleyip arkasından kendisine sarıldığını, kendisinin de ona tepki gösterdiğini’ söyledi. Bu olayın ne zaman olduğunu söylemedi fakat Ankara’daki evde olduğunu söyledi. Kendisine ‘evde kimse yok mu, var mı?’ diye sorduğumda Şirin Ünal’ın hanımının alt katta yattığını, kendisinin de bağırdığını fakat sesini kimsenin duymadığını söyledi.” dedi. Ölüm ardından yürütülen soruşturma kapsamında yaşanan bazı gelişmeler kamuoyunun bir bölümü tarafından “şüphe uyandırıcı” bulundu. Nadira için adalet arayışı sürüyor.
  • İstanbul Sefaköy’de Gümrük Müşavirliği’nde çalışan Aysun Yıldırım’ın çalıştığı binanın 3. katından atlayarak intihar ettiği iddia edildi. Yaklaşık 17 metre yükseklikten atlayarak intihar ettiği iddia edilmesine rağmen, bulunduğu noktada hiçbir kan izine ve pencerede kendi parmak izine rastlanmadı. Aysun’un ve iş yeri çalışanlarının cep telefonu HTS kayıtları talep edilmedi. Yıldırım ailesi, iş yerinin üçüncü katından atlayarak intihar ettiği iddia edilen Aysun’un ölümündeki şüpheleri aydınlatmak için bir yıldır hukuk mücadelesi veriyor. Fakat ailenin başvurularına rağmen, 25 Eylül 2018’de savcılık kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi ve ailenin itirazları gerekçesiz olarak reddedildi. Aysun’un ölümü, polisin olay yeri inceleme tutanağında ‘şüpheli ölüm’ olarak belirtilmesine rağmen savcılık takipsizlik kararı verdi.

Ekonomik kriz koşullarında kadınların payına işsizlik ve yoksulluk düşüyor

Ekonomik krizin derinleştiği dönemlerde, işten ilk çıkarılan kadınlar olurken, kadınların uğradığı ekonomik şiddet de tırmanıyor.

TÜİK 2018 verilerine göre Türkiye nüfusunun %49.8’ini oluşturan kadınların istihdam oranı, erkeklerin istihdam oranının yarısından az. Türkiye’de erkeklerin istihdam oranı %65 iken kadınların istihdam oranı %29 olarak belirtiliyor.

Bugün Türkiye’de 12 milyona yakın kadın kendini ‘ev kadını’ olarak tanımlıyor ve istihdam verilerine dahi eklenmiyor.

Temmuz ayında evli olduğu erkek tarafından bıçaklanarak öldürülen Hülya İman’ın Manisa’da görülen davasında sanık, “Çalışmak istiyordu. Çalışmasını istemedim, beni dinlemedi” diyerek cinayeti itiraf etti. Kadınların “çalışmak istediği için” öldürülmesi ekonomik şiddetin can aldığını gözler önüne seriyor.

Kadınlar iş cinayetlerinde ölüyor

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin yayınladığı rapora göre, 2013-2017 yılları arasında 580 kadın işçi, tarlaya çalışmaya giderken geçirdikleri trafik kazasında, ev işçisi olduğu evin camını silerken düşerek, bir aracın altında ezilerek ya da işyerini basan bir erkek tarafından vurularak hayatını kaybetti.

İSİG Meclisinin 2018 raporuna göre kadın işçilerin en çok iş cinayeti sebebiyle hayatını kaybettiği iş kolu, bu yıl da kayıt dışı çalışmanın en yüksek olduğu alan olan tarım/orman oldu. Raporda, “Kayıtlı kadın istihdamındaki en ağırlıklı sektör hizmet sektörü iken en çok ölümün tarımda yaşanması bu sektörde çalışan kadınların ne denli kötü çalışma koşullarında çalıştıklarını göstermesi bakımından çarpıcı bir gerçeği ortaya koyuyor” denildi. Uzun çalışma saatleri ve kayıt dışı çalışma oranlarının yüksek olduğu konaklama-eğlence iş kolu da kadınların en fazla yaşamını yitirdiği ikinci iş kolu oldu.

Raporda, yaşamını yitiren kadın işçilerin yüzde 90’ından fazlasının sendikasız olduğu, yüzde 75’inin ise kayıt dışı çalıştırıldığı belirtildi.

2019 yılının ilk 6 ayında 61 kadın iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Kadın işçi cinayetleri tarım ve ticaret işkollarında gerçekleşti.

Çocuk istismarı sürüyor

Türkiye’de artan çocuk istismarı verileri ise bir başka acı tabloyu gözler önüne seriyor. Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi tarafından yayımlanan raporlarda, mağdur çocuk ve suça sürüklenen çocuk sayısındaki artış dikkat çekiyor.

Raporlara göre 2019’un ilk 3 ayında ve soruşturma aşaması ile sınırlı olmak üzere; 83’ü 12 yaşın altında toplamda 483 çocuk cinsel istismara maruz kaldı.

Acıbadem Suç ve Şiddeti Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Oğuz Polat tarafından hazırlanan rapora göre son 13 yıllık sürede çocuklara cinsel istismar suçları 10 kat artış gösterdi.

Rapora göre 2006 yılında çocuklara yönelik cinsel istismar suçunda 2 bin 337 karar verilirken, bu rakam günümüzde 21 bin 518’i aştı.

Çocuk istismarının bir başka boyutunu ise, çocuk yaşta evlilikler oluşturuyor. TÜİK verilerine göre Türkiye’de kız çocuklarının son 5 yılda yaptığı doğum sayısının, 84 bin 462 olduğu belirtiliyor. TÜİK’e göre; son 10 yılda 16-17 yaş grubunda toplam 381 bin 418 kız çocuğu evlendirildi.

Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ikinci yargı paketinde “Çocuğun faille evlenmesi durumunda cezanın ertelenmesi” hükmüne yer verileceği iddia ediliyor. Bu düzenleme istismarcıları korumak demektir ve çocuk istismarını arttıracaktır. 2017 yılında kadınların mücadelesiyle geri çekilen çocuk istismarına af düzenlemesinin yeniden gündeme getirilmesi kabul edilemez.

Kadınlar, şiddete ve gericiliğe boyun eğmiyor!

Bugün içinde bulunduğumuz bu acı tablo göstermektedir ki, kadına yönelik şiddetin farklı pek çok boyutu bulunmakta olup, AKP’nin gerici politikaları ve ekonomik krizin derinleşmesiyle ortaya çıkan yoksulluk, toplumda kadına yönelik şiddetin yükselmesine yol açmaktadır.

Kadına yönelik şiddetle mücadele, gericiliğe ve yoksulluğa karşı bütünlüklü bir mücadele örgütlenmesiyle mümkündür.

Biz kadınlar sömürüye, şiddete, kadın cinayetlerine ve gericiliğe karşı örgütlü mücadelemizi büyüterek, başta yaşam hakkımız olmak üzere bütün haklarımız için direneceğiz!

  • Kadınları aşağılayan her türlü söylem, yayın ve propaganda nefret suçu kapsamında değerlendirilmelidir.
  • Basın yoluyla yapılan kadınları aşağılayıcı yayınlar yasaklanmalı ve cezai yaptırım uygulanmalıdır.
  • Kadın cinayetlerinde, kadına yönelik şiddet ve istismar davalarında tahrik ve iyi hal indirimlerine son verilmelidir.
  • Türkiye’nin taraf olduğu ve İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen; Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesinin gerekleri yerine getirilmelidir
  • Kadına yönelik şiddetin önlenmesine dönük hazırlanan 6284 sayılı yasa etkin şekilde uygulanmalıdır.
  • İkinci yargı paketinde yer aldığı iddia edilen, “çocuğun, faille evlenmesi durumunda cezanın ertelenmesi” hükmünden vazgeçilmelidir. Çocuk istismarı gerçeği tüm yakıcılığıyla karşımızdayken, bu uygulama çocuk istismarının artmasına neden olacaktır, kabul edilemez.
  • İkinci yargı paketinde yer aldığı konuşulan “süreli nafaka” hükmü geri çekilmelidir. Kadınları nafakaya mahkum etmek yerine, kadınların ekonomik yönden güçlendirilmesi sağlanmalıdır.”