Burjuva devrimlerinin gericileşmesi olgusunu ciddiyetle yaşadığımız günlerden geçiyoruz. Önceleri Komünizmle Mücadele Dernekleri, Akıncılar gibi çeteler sosyalizmle savaşma güdüsüyle beslendiler. Siyasal İslam’ın sınıfsal DNA’sı buradan açık bir şekilde görülebilir.
12 Eylül darbesiyle açık pazara hazır hale getirilen Türkiye, artık değişen uluslararası konjonktürle birlikte ileri karakol görevinden İhvan-ı Müslimin davasına tayin olmuştu. İmam Hatiplerin astronomik artışı, neo-liberal politikalar ve Arap Baharı ülke sathını tam bir İslam pazarına çevirmişti.
1999 yılında Etyen Mahçupyan’ın tarifiyle sosyolojik bir fenomen olan Fetullah Gülen cemaati, 16 yıl sonrasında 15 Temmuz gecesinde İslamcı hattaki rakiplerine karşı kanlı bir darbeye girişecekti. 1923 Cumhuriyeti’nin getirdiği aydınlanmacı yanları o günlerde liberaller tepeden inme bulmakta ve bir tarikatın İslam yorumunu yani ideolojik hattını gayet halkın değerleri sayabilmekteydi.
O gün çok masumane görünen bu tarikatların bugünkü vahşeti insanlığı öylesine korkuttu ki, sorunu tekke ve zaviyelerin yasal statüsünde bulduk birden. Yani yanan alevi söndürecekken benzin dökmenin öneminden bahsediyor “kanaat önderlerimiz”.
Üniversiteler hariç, tarikat okulları ve yurtlarındaki öğrenci sayısını 210 bin olarak aktaran raporda 4 binin üzerindeki özel yurdun 2 bin 480’i bir tarikatla bağlantılı. Tarikatlara bağlı yurtların kontenjanı 380 bin, kalan öğrenci sayısı 224 bini buluyor.
İlim Yayma Cemiyetine ait Türkiye’de 174 yurt bulunuyor. TÜGVA, İlim Yayma Cemiyeti ve Ensar Vakfı’na ait yurtların toplam sayısı ise 374. Üniversite öğrencilerinin kullanımına olan yurtlar ise yalnızca 777.
Bu cemaat yurtlarının nasıl arttığına dair çarpıcı bir örnek 2017 yılında Afyonkarahisar’da bir erkek öğrenci yurdunun MEB politikası sebebiyle İlim Yayma Cemiyeti’ne devredilmesi olmuştu. Politikanın içeriği ise 250 kişi altındaki yurtların kapatılmasıydı fakat bu politikanın sonucu gençleri özel veya tarikat yurduna mecbur bırakılması oldu. Tepkilere verilen cevap yalnızca MEB politikasının bu olduğu yönündeydi.
Cemaatlerin devlet içinde kadro elde edebilmek için verdikleri savaşta öğrenciler önemli bir yer tutuyor. Aile baskısı, KYK yurtlarının okula olan uzaklığı aynı zamanda bu cemaat vakıflarına devredilmiş mülklerin merkezi konumları, özel yurtların pahalılığı cemaat yurtlarının zorunlu tercihinde önemli bir yer tutuyor. Yurtlarda yapılan uygulamalar genç yurttaşların hayatlarını kısıtlamaktan başka bir şey getirmiyor. Yurtlarda uygulanan sabah namazına kaldırma, cemaat etkinliklerine katılım zorunluluğu ve yurda giriş çıkış saatlerindeki kısıtlamalar pek çok öğrenci için önemli bir sorun haline gelmiş durumda.
Gerici örgütlenmelerin beşiği haline gelen cemaat yurtları, toplumsal ruh sağlığını da gittikçe daha da bozmakta. Gerici çetelerin laiklik karşıtı, saltanat yanlısı ve cihatçı fikirleriyle küçüklükten yetiştirilen genç beyinler yine de düzenin bu düzenbazlıklarına sığmıyor. Bu fikriyata boyun eğdirilenler ise bugünkü iktidarın sallabaşları, gerici paramiliter çetecileri olma yolunda yetiştiriliyor.
Genel tabloya bakıldığında ise AKP, 17 yıldır devam eden rejimin toplumsal tabakasının kemik katmanını yaratma ve gerici kadrolar var etme peşinde. Geçmişte İmam-Hatipler her gündeme geldiğinde Milli Görüş geleneğinden gelen siyasal akımların ayağa kalkması onları var eden temel yapı taşlarının ayaklarının altından kaymasından başkası değildi. Tarikat yurtları da bugün işçi çocuklarının iradelerinin dışında onları değişime tabi tutma çabasıdır. Tabi gerici düzenin zorbalığı bitmez. Aladağ’da gencecik bedenleri yakanlar da onlardır yalnızca devlet yurdu olmadığı için Sivas’ta yananlar tarafından yakılmışlardır. Bu gerici düzendir ki çocuk bedenine ensar deyip tecavüz etmektedir.
İktidarın ve cemaatlerin gençliği kapsama çabası
Bir tür FETÖ kumpası yeniden üniversitelerin üzerinde dönmekte. Üniversiteler daha FETÖ ve AKP yıkımından kurtulamadan Süleymancılar, İHYA Vakfı gibi gerici kuruluşların yurtları ve sağladığı burs imkânları üzerinden örgütlenmelerine devam ediyor. Ülkü ocaklarının yanı sıra Önder İmam Hatipliler Derneği gibi yapılar üniversite üzerinden kadro devşirmeye hız vermiş durumda. Burs, kalacak yer ve devlette kadro bulma umudu bir kısım öğrenciyi gerici çetelere çekerken, gençliğin diğer bir kısmı da geleceksizliğin dermanını diğer sermaye gruplarının staj sömürüsünde ve paralı kariyer konferanslarında aramaya itiliyor.
Tarikatlara devlet desteği
İBB’ye ait olan “STK-Okul-Yurt 2018” adlı faaliyet raporu, eski yönetim tarafından belediye meclisine sunulmamış. Bir bölümü geçen ocak ayında Sözcü gazetesi yazarı Çiğdem Toker tarafından köşesinde paylaşılan rapora göre, AKP’ye yakın dernek, vakıf, tarikat ve cemaatler için kamu kaynaklarından 847 milyon 592 bin 858 lira harcandı.
Yardımlar, kiralama, ulaşım, bakım, onarım ve tadilat, malzeme, yeme-içme ve gezi gibi başlıklar adı altında yapıldı. Rapora göre İBB’den en fazla yardım alan kurum, mütevelli heyetinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da yer aldığı Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA). 2018 ve öncesini kapsayan raporda TÜGVA’nın 74.3 milyon liralık yardım aldığı görülüyor.
TÜGVA’yı 51 milyon 593 bin 44 lira ile Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) izliyor. 1996 yılında İSEGEV adıyla kurulan vakıf, 2011 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla vergi muafiyeti aldı ve vakfın kurucuları arasında yine Bilal Erdoğan yer alıyor. Vakıf, vergi muafiyetinin ardından 2012’de adını TÜRGEV olarak değiştirdi. TÜRGEV’in bugünkü yönetim kurulundaysa aynı zamanda Erdoğan’ın kızı olan Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın eşi Esra Albayrak da yer alıyor. TÜRGEV’e dair en ilginç detaysa, İBB eski başkanı Mevlüt Uysal’ın da yönetim kurulunda bulunuyor olması.
İBB, T3’ün ardından en fazla yardımıysa Ensar Vakfı’na yapmış. 29 milyon 797 bin 240 lira para alan Ensar Vakfı, Karaman’daki kayıt dışı yurtta çocuk istismarıyla gündeme gelmişti. Önceki yıl Milli Eğitim Bakanlığı da, vakıfla beş yıllık eğitim, seminer, gezi ve proje protokolü imzalayarak tepki çekmişti. Faaliyet raporuna göre İBB’den destek alan, Erdoğan ailesine ait vakıflardan bir diğeri de Okçular Vakfı. 16.6 milyon liralık yardım alan vakfın mütevelli heyetinde yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan bulunuyor.
Bu haber en son değiştirildi 11 Ağustos 2019 09:13 09:13
ABD'de Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma iznini vermesi sonrasında Cumhuriyetçilerden sert tepki geldi.…
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Kızılay’a satışı gerçekleştirilen ve değeri yaklaşık 100 Milyon TL olan…
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni kitabında Donald Trump’ın baş başa görüşmede Trump’ın kendisine Doğu…
İstifa çağrılarına yanıt veren Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yasadışı bahis suçlamasıyla tutuklu olan 5 sosyal medya fenomeni hakkında 1 yıldan…
Sinan Ateş Davası’nda abla Selma Ateş'e yönelik saldırıyı azmettiren Servet Bozkurt'un, Ankara’da iki cinayet işlediği…