Baleden Halk Danslarına... Bir Sovyet Devrimi; Moiseyev (1)
Yaratılmak istenen ‘yeni insan’ kimliği; sanatla iç içe, kültürel olarak gelişkin, ilerici, çağdaş, örgütlü ve politik bir Sovyet yurttaşı tipiydi. Çözülüşe varan süreçte bunun büyük oranda başarılmış olduğunu Sovyet insanının 20. yüzyılın dünya bilim ve sanatındaki yerini kapitalist Batı kaynaklarının bile reddedemeyeceği şekilde görmek mümkündür.
İlke Kızmaz[1]
Sovyetler Birliği’nde Dans
Sovyet coğrafyası ve özellikle Stalin dönemi olmak üzere incelenen tarihsel kesit, akademik platformda genellikle spekülatif Batı kaynakları veya karşı-devrimci Rus tarihçilerinin yazdıkları üzerinden okunup tartışılmaktadır. Dönemle ilgili ulaşılan özellikle İngilizce kaynakların neredeyse tümü anti-sovyetik soğuk savaş metinlerinden oluşmakta olduğu için bu alanda nesnel verilere ulaşmak ve dolayısıyla objektif bir çalışma yürütmek son derece zorlaşmaktadır.
Sovyetler Birliği’nde görece olumsuz sayılabilecek tüm koşullara, gerilimlere rağmen insanlık tarihinde ilk kez büyük halk kitleleri olan işçi sınıfı sanatın hemen her dalıyla kitlesel olarak ilgileniyor, örgütlü olarak sanatsal ve kültürel üretimin içinde yer alıyordu. Yaratılmak istenen ‘yeni insan’ kimliği; sanatla iç içe, kültürel olarak gelişkin, ilerici, çağdaş, örgütlü ve politik bir Sovyet yurttaşı tipiydi. Çözülüşe varan süreçte bunun büyük oranda başarılmış olduğunu Sovyet insanının 20. yüzyılın dünya bilim ve sanatındaki yerini kapitalist Batı kaynaklarının bile reddedemeyeceği şekilde görmek mümkündür.
Balenin Rusya topraklarındaki şöhreti devrim öncesine uzanıyor, 19. yüzyılın sonlarında İngiltere ve Fransa’daki bale tacı Rus balesinin başına takılıyordu. Bolşoy ve Kirov Baleleri çoktan dünyaca meşhur olmuş, otoritelerin tüm dikkatlerini çoktan üzerlerine çekmişlerdi. Ama genç Sovyet devletinin baleye bakışı temkinliydi.
“Komünist dünyası, özellikle de Ruslar, aristokratik çağrışımları sebebiyle klasik baleyle her zaman bir aşk ve nefret ilişkisi içerisinde olmuştur. Rus Sovyet aydınları, selefleri yani Rus soyluları kadar klasik baleye ilgi duyarken, komünistler balenin varlığını aklamak için kendilerinde dolambaçlı argümanlar geliştirme ihtiyacı hissediyorlardı. Kuğu Gölü ve Uyuyan Güzel’in lokomotif bale olarak nitelendirilememesine rağmen, resmi Sovyet anlayışı gösteriyor ki bu tür baleler makbuldür ve hatta ‘Sovyet’tir çünkü sosyalist gerçeklik süzgecinden geçirilmişlerdir.” (Shay, Choreographic Politics, 2002)
Ekim Devrimi ile birlikte Sovyet topraklarında bale, aristokrasinin sanatı olmaktan çıkıyor ve tarihte görülmemiş şekilde büyük emekçi kitlelerin, işçi sınıfının ilgisine sunuluyordu. Koreografik temalar, burjuva ve aristokrat içeriklerden arınıp sosyalist gerçekçilik doktrini bağlamında işçi sınıfının deneyimlerine odaklanıyordu.
“Sovyetler zamanında baleye karşı tamamen yeni bir yaklaşım vardı. Balenin değişmez geleneksel kalıpların sanatı olduğu algısı yıkıldı. Bale, sürekli gelişen ve kendini zenginleştiren bir sanat olarak görülmeye başlandı. Dans sanatı çok eski zamanlarda halkın içinde yeşermiş olduğu için, balenin de ancak halk danslarından ilham alarak büyüyüp gelişebileceği düşüncesi hakimdi.” (Chudnovsky, 1959)
Birçok dans sanatçısı toplumsal devrimle birlikte ortaya çıkan yenilikçi arayışlara cevaplar bulabilmek için baleye dair eleştiriler getiriyorlardı. Bu cevaplardan biri de Moiseyev’inkiydi. Chudnovsky bu arayışı şöyle dile getirmektedir; “Bütün yeni unsurları ve karakteriyle çağdaş hayatın mümkün olabilecek en eksiksiz halini sahneye taşıyabilmek, Sovyet koreografisinin karşılaştığı en büyük vazifelerden biri olmuştur. Yeni hayat, dinamik ritmi, hızlı değişimleri ve baş döndürücü sapmalarıyla eskisinden daha yoğun, daha renklidir. Kuşkusuz arabesques ve eski balenin tutumları, çağdaş yaşamın içeriğini ifade etmede yetersiz kalmaktadır. Bale, türlü aktiviteleri, büyük beklentileri, insanların taşan neşesini nasıl tasvir edebilir, dans vasıtasıyla insan yaşamının gücünü ve rengini nasıl iletebilir? Igor Moiseyev’in cevabı: “Dansları halkın kendisine geri döndürün.” (Chudnovsky, 1959)
Moiseyev Ekolü
1930’lara gelindiğinde 15 farklı halk cumhuriyetinin birlikteliğinden oluşan SSCB’de Sovyet ulus kimliği, bizzat Stalin tarafından tanımlanan bir sanat politikası haline gelmişti. Stalin, ulusların nihai olarak birleşebilmeleri için sanat eserlerinin başlangıçta ‘biçimde ulusal, içerikte sosyalist’ olmaları gerektiğini savunuyordu.
“1930’ların sonunda, ‘tüm Birlik cumhuriyetleri kendi yazarlar birliklerine, tiyatrolarına, opera topluluklarına ve ulusal tarih, edebiyat ve dillerine odaklanan ulusal akademilerine sahiplerdi.’ Bütün bu kültür kurumları ‘biçim’de ulusal olmalarına rağmen sosyalist gerçekçi doktrine göre sanat yaratmaları bekleniyordu.” (Hamm, 2009)
Bu ulusalcı yaklaşım tüm sanat dallarında olduğu gibi dansta da folklorik ögelere odaklanmayı beraberinde getirdi. ‘Biçimde ulusal’ önermesi, dansta karşılığını “halk dansları” formunda buldu. Anthony Shay Sovyetler Birliğindeki halk dansları çalışmalarını şöyle aktarıyor; “Halk dansları, etnik kimlik ve “halkın sanatı” gibi çağrışımlarıyla 1936’dan sonra Sovyet devletinin ilgisinin odak noktası haline geldi. O dönemde halk dansları neredeyse küçük ölçekli bir üretim sanayii halini aldı. Eski SSCB süresince, büyük halk dansları festivalleri düzenlemek ve çok sayıda profesyonel ve amatör halk dansları toplulukları kurabilmek için hatırı sayılır ölçüde devlet fonu ve finansal destek sağlandı. Halk dansı toplulukları kolektif tarlalarda, fabrikalarda bulunuyordu ve hatta İçişleri Halk Komiserliği’nde (NKVD) bile bir tane vardı.” (Shay, Choreographic Politics, 2002)
İşte bu ortamda, 1937 yılında asıl adı SSCB Devlet Akademik Halk Dansları Topluluğu olan Batı’da daha çok Moiseyev Dans Topluluğu olarak bilinen grup, Moiseyev’in direktörlüğünde dans sahnesine giriş yaptı. “…Topluluğun ilk programını hazırlaması uzun saatler süren sıkı bir çalışmayla altı aydan uzun bir zaman aldı. Igor Moiseyev ve dansçıları, sürekli olarak danslarını nasıl daha etkileyici hale getirebilecekleriyle ilgili fikirlerle meşguldüler. …Topluluk açılış performansını Ağustos 1937’de Moskova’daki Green açıkhava tiyatrosunda sergiledi. Programda Polyanka, bir Rus kadrili, Ukrayna’dan Metelitsa, Kryzhackok, komik Belarus dansı, Khorumi, bir savaşçı Gürcü dansı ve fırıl fırıl Moldovenyaska. yer aldı.” (Chudnovsky, 1959)
Moiseyev, SSCB’nin uzandığı tüm coğrafyadan halkların dans adımlarını derliyor, bunları klasik bale formunda yeniden üretiyordu. Bu yaklaşım balede bir devrim niteliğindeydi. Dünyada ilk kez halk dansları bale ile sentezleniyor ve ortaya yeni bir dans çıkıyordu. Böylece halk dansları kurumsal anlamda ilk kez profesyonel dans dünyasına girmiş oldu. Önce bale disiplinin altında bir kategori olarak daha sonra ise başlı başına bir disiplin olarak halk danslarının profesyonelleşme süreci başlamış oldu. Dans tarihinde ilk kez profesyonel dansçılardan oluşan bir halk dansları topluluğu kurulmuş ve etkisi tüm dünyaya hızla yayılmaya başlamıştı. Moiseyev, otantizm ile ilgilenmiyordu. Onun derdi halk dansları adımlarından yararlanarak yeni Sovyet insanının yeni dansını yaratmaktı. “Moiseyev dans stilinin en önemli özelliği, onun Sovyet halkının koreografik olarak nasıl yansıtılacağını belirleyen ‘duygusal’ boyutudur. Bu, koreografinin önemli bir politik unsurudur.” (Shay, Choreographic Politics, 2002)
Moiseyev, kendi koreografi anlayışını şöyle dile getiriyordu; “Halk danslarını ilkel (ya da otantik) haliyle sunmak dramatiklikten uzak ve sıkıcıdır, sahneye uygun değildir. Bizim amacımız birebir kopyacı olarak hareket etmek ya da mekanik olarak derleme yapmak değil, bir yandan ulusal karakterini ve orijinal rengini koruyarak dans formlarını zenginleştirmek ve geliştirmekti. Karakter ve stil anlamında çeşit çeşit muazzam sayıda ulusal halk dansının çalışılması ve sahnelenmesi için kendi yöntemlerimizi ve yaratıcı metodları keşfetmemiz gerekti.” (Shay, Choreographic Politics, 2002)
[1] Yazarın, 1937’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde kurulan “SSCB Devlet Akademik Halk Dansları Topluluğu”, nam-ı diğer “Moiseyev Dans Topluluğu”, bugünkü adıyla ise Igor Moiseyev Balesi örneği üzerinden incelediği “Halk Danslarında Profesyonelleşme; Öncü bir Örnek Olarak Moiseyev Ekolü” (Yaratıcı Drama Dergisi, Kış 2015, Cilt 10, Sayı 2) makalesini kısaltarak yayınlıyoruz.