Türkiye’nin bölünmesi, Suriye’nin bölünmesi

Suriye’nin bölünmesi bir emperyalist plan, müdahale ve hedeftir. Bu bölünmenin Kürt devletleşmesi yoluyla ve emperyalistlerin eliyle olması, tarihsel olarak Kürt sorununun haklı zeminini de ortadan kaldırmaktadır.

AKP iktidarının başından beri Suriye’deki ateşe benzinle gittiğini biliyoruz.

Suriye’de yaşanan savaş, “Esad rejimine” karşı Suriye halkının bir başkaldırısı değildi. AKP’nin, ABD’nin, batı ülkelerinin, kısacası, emperyalizmin güdümündeki ülkelerin tezi buydu. İsrail’in de.

“AKP ile emperyalist batı arasında ortaklık var” derken, kimse kızmasın; önce Suriye meselesini nasıl tanımladıklarındaki işbirliği ortaya konmalı.

“Esad rejimine” karşı halk ayaklanması yoktu. Bizzat oradaki İslamcı güçleri ayaklandırdılar. Yetmedi, dışarıdan cihatçılar, dünyanın hemen hemen her ülkesinden toplanıp, Suriye’ye sokuldu. Emperyalist ülkelerin istihbarat örgütleri planladı. AKP iktidarı ülkemiz üzerinden yabancı cihatçıların Suriye’ye geçmesini sağladı. Hem de binlercesinin.

Silah verdiler, para verdiler, örgütler kurdurdular. Amaç Suriye’de meşru ve halka dayanan Esad iktidarının devrilmesiydi. AKP iktidarı da benzer adımları fazlasıyla attı.

“AKP ile emperyalist ülkeler arasında ortaklık var” dediğimizde, dünden bugüne Suriye’de yapılanlar, açık şekilde ortaya konmalı. AKP iktidarı, tıpkı ABD gibi, Arabistan gibi, İngiltere gibi, Fransa gibi davrandı.

Amaç ortaktı. Suriye’de rejim değişikliği; bu mümkün değilse Suriye’nin bölünmesi.

ABD bunun derdinde. Fransa bunun derdinde. ABD’nin peşine takılan Körfez krallıkları bunun peşinde. İsrail’in amacı bu.

Ve işte AKP tam da bu emperyalist politikaların parçası oldu. AKP başından beri Suriye’deki ateşe benzin döktü.

İşte bu ateş bugün ülkemizi de yakıyor. Mülteci sorunuyla yakıyor, askerlerimizin ölmesiyle yakıyor, ülkemizi yeni bir savaşa sürükleyerek yakıyor.

Suriye’nin bölünmesini isteyenler emperyalistlerdi. Suriye’nin bölünmesinin Türkiye’nin bölünmesine yol açabilirdi. Ancak AKP, Müslüman Kardeşler üzerinden mezhepçi bir bakışla Suriye’de hakimiyet kuracağını düşündü. Yanlış ata oynadı, büyük hesap hatası yaptı. Yeni Osmanlı hayaline kapıldı. Davutoğlu’nu tam da burada anmak gerek.

Dün Osmanlı’yı parçalayan ve bölüşenler, bugün yine kendi çizdikleri sınırlarda kendilerine bağımlı Kürt devletleşmesi planlanıyorlar. Suriye’nin kuzeyinde Kürt güçlerine verilen desteğin altındaki temel gerçek bu. Bu gerçeğin altı biraz daha kazındığında ise Suriye’nin enerji kaynaklarına el koymak niyeti de karşımıza çıkıyor. Bunu da bir kenara not edelim. Suriye’de Fırat nehrinin çizdiği sınır aynı zamanda Suriye’nin petrol kaynaklarının bulunduğu bölge.

Suriye’nin bölünmesi bir emperyalist plan, müdahale ve hedeftir. Bu bölünmenin Kürt devletleşmesi yoluyla ve emperyalistlerin eliyle olması, tarihsel olarak Kürt sorununun haklı zeminini de ortadan kaldırmaktadır. Ya da başka bir deyişle mesele Kürt meselesi olmanın çok ötesine geçmiş, emperyalistlerin Suriye’yi bölerek, kendilerine bağımlı devlet kurdurarak Ortadoğu’ya bir kez daha yerleşme hedefleri olarak karşımıza çıkıyor.

Tam da bu nedenle mesele basitçe Kürt meselesi değildir. Mesele, bunu aşan ve bundan öte şekilde artık emperyalist bir müdahale olarak görülmek durumunda.

Türkiye’nin bölünmesi, biz komünistlerin de karşısında durduğu bir siyasi proje. Ülkemizin bölünmesinin Türk ve Kürt emekçilerinin ortak çıkarına olmadığını hep söyledik. Türkiye’nin bölünmesi, emperyalizmin çıkarlarına hizmet eder dedik.

Bugün Suriye’de yaşatılan süreçle bire bir aynı. Suriye’nin birliğinden mi yoksa bölünmesinden mi yanayız? İşte yanıtlanması gereken soru bu.

Bu soruya tutarlı tek yanıt verenlerin sol olduğu açık olsa gerek. Kürt siyaseti bu açıdan yanlış yoldadır, çünkü emperyalizmle siyasi ve askeri işbirliği ile Kürt emekçilerinin ve halkının kurtuluşu mümkün değil.

Türkiye’de sağ siyaset ve özelde İslamcı siyaset ve onun temsilcisi AKP, Türkiye’nin bölünmesine hayır derken Suriye’nin bölünmesine evet demektedirler. Sağ siyaset tam da bu yüzden yanlış, tutarsız ve ikiyüzlüdür. Türkiye’nin bölünmesine hayır diyorsanız, Suriye’nin bölünmesine de taraf olmayacaktınız. Ateşe benzinle gittiniz, ABD Esad’ı yıkamayınca, Suriye’nin bölünmesi planına geçti ve Kürt siyasetini destekledi. Trump açık açık, Obama PKK’yi destekledi diye açıklama yaparak, bütün gerçeği ortaya koydu. Yine aynı Trump, “Suriye’de kitle imha silahı yoktu” diyerek, ABD’nin ve batının sahte söylemlerini de yerle bir etmiştir. Mesele bir kez daha Ortadoğu’ya yerleşmek olduğu açık olarak ortaya çıkmıştır. Kürt kartıyla başarmak istedikleri ve bugün “Barış Pınarı” operasyonuna yönelik seslerin batıdan yüksek çıkmasının altında yatan budur.

Bugün güvenli bölge kuruluşu ile Suriye’nin bölünmesine karşı adım atıyoruz diyorsanız eğer; Suriye’nin birliğinin meşru Suriye devleti tarafından sağlanacağını da açık olarak ortaya koymanız gerekiyor.

Batı bir yandan Suriye’nin bölünmesini Kürtler üzerinden yapmak isterken diğer yandan Suriye’nin bölünmesi projesinde başından beri ortak olduğu AKP’nin sınırlarını göstermektedir. NATO ve İngiltere’den gelen açıklamalar çok açık: Ölçülü olun, sınırları bilin.

Ve AKP iktidarı, “Barış Pınarı” konusunda ABD ile ne anlaşmışsa, anlaşmanın dışına çıkmayacağını çok iyi açıklamıştır: “IŞİD kamplarını biz kontrol altına alacağız” diyerek IŞİD maliyeti Türkiye’ye verilmiş. “30 km derine ineceğiz o kadar” diyerek, emperyalist batının çıkarlarına dokunmayacağız garantisi vermektedirler. Sizce bu hedefle Suriye’de ABD egemenliği biter mi ya da Suriye’nin bölünmesi hedefi ortadan kalkar mı? Yoksa AKP’nin de ortak olduğu bir bölünme senaryosu mu karşımıza çıkar? Herkese pastadan pay verilir ne de olsa…

Açıktır ki bu adım Suriye’nin bölünmesine hizmet etmekten başka bir şey değildir. Afrin, El Bab, Cerablus’ta 3 fakülte açma kararı alırsan; bu, “ben Suriye’yi bölmek istiyorum” demektir. Sözde “Suriye milli ordusu” kurdum dersen, bu Suriye’nin bölünmesine yönelik adım demektir.

Şimdi AKP’nin emperyalizme rağmen bu adımı attığını söylemesi tam bir hamasettir. Anlaşmalar yapılmış ve Suriye’nin bölünmesinde Türkiye’ye de pay verilmiştir.

Burada yazılanlardan Suriye’nin bölünmesinde rol alan Kürt siyasetini kolladığımız sonucu çıkmasın. Ne yazık ki Kürt siyaseti tarihsel, politik ve ilkesel olarak büyük bir yanlış yapmıştır. Elini vermiş kolunu ABD emperyalizmine kaptırmıştır. Mesele artık Kürt meselesi olmaktan çıkmış, emperyalist planlarının devreye sokulup sokulmadığı meselesi haline gelmiştir.

Aslında fotoğraf çok nettir:

ABD, Suriye’nin bölünmesini hedeflemektedir. Türkiye’nin bölünmesini bugün istemeyebilir.

PKK, Suriye’yi ABD yardımıyla bölmek, kendi devletini kurmak istemektedir. Türkiye’nin de bölünmesi anlamına gelebilecek “özerklik talebini” savunmaktalar.

AKP, Suriye’nin bölünmesine hizmet etmiştir. Bugün attığı adımlar da bu hizmetin bir parçasıdır.

Suriye devleti, ülkesini bölünmekten ve işgalden kurtarmak istemektedir. Fırat’ın doğusu ile batısı, biri emperyalist ABD garantili Kürt devleti girişimi ile diğeri AKP garantili ÖSO ile Suriye toprağı olmaktan çıkarılmış durumdadır.

Suriye gerçeği bugün gelinen noktada budur.

Sizce kim kimin yanında? Kim kiminle ortak? Kimler bölücülükte ortak? Suriye’nin kuzeyinde Kürt siyasi güçleri değil de İhvancılar olsaydı bugün AKP sizce ne yapardı?

Ülkemiz karar vermelidir. Kürt emekçileri, solcuları, devrimcileri karar vermelidir.

Türkiye’nin bölünmesini istemiyorsanız, Suriye’nin bölünmesine karşı durmak zorundasınız. Ha Kürt sorununun çözülmesi için Suriye bölünmeli diyorsanız, kimlerin halkların kardeşliğinden kimlerin halklar arası savaştan yana olduğu ayrıca tartışılmalı; kimlerin emperyalizm tarafında olduğu ayrıca görülmelidir.

Bir diğer görülmesi gereken başlık, emperyalizmin Suriye konusunda niye bu kadar “girişken” olduğudur. IŞİD sorununu gündeme getirmek işin diplomatik kısmı. Asıl niyet Suriye’nin bölünmesi hedefiyle başlatılan BOP’tur.

Söz konusu Suriye’nin bölünmesi olunca AKP’nin kimlerle ortak olduğu daha açık görülmektedir. O yüzden güvenli bölge meselesi başından beri Suriye’nin bölünmesine yol açacak bir adım olduğundan ve temeldeki sorunları çözecek bir senaryo olamayacağından eleştiriye tabi tutulmalıdır.

AKP, ABD’ye söz vermiş, rol almak istemiştir. Bu rol, Suriye’nin bölünmesine aykırı olmadığı gibi Suriye’deki ateşi söndüren değil üzerine benzin dökmeye devam eden bir roldür. Bu pilav daha çok su kaldıracaktır