Avukatlar Sendikası Genel Başkanı Selin Aksoy: Sadece 'evde kal' demek yetmez!
Öncelikle işçi avukatlar, stajyer avukatlar ve takip elemanlarının adliyelere gönderilmemeleri sağlanmalı ve bu kişilere ücretli izin hakkı tanınmalıdır.
Avukatlar Sendikası Genel Başkanı Selin Aksoy, koronavirüs gündemine, bu süreçte avukatların haklarına ve ceza infaz indirimi yasa taslağına dair görüşlerini Sosyalist Cumhuriyet okurlarıyla paylaştı.
Aksoy’un değerlendirmeleri şöyle:
“Sağlık Bakanı tarafından geceleri yapılan duyuru ve twitter paylaşımlarından öğrendiğimiz ve sadece sayılardan ibaret olan açıklamaların, kamuoyunu aydınlatma konusunda yeterli olmadığı açıktır.
Anayasamıza göre yaşam, sağlık, barınma, beslenme, ulaşım, haberleşme gibi en temel insan haklarının korunması ve sağlanması devlete yüklenmiş yükümlülüklerdir. Bu yükümlülükleri yapması gereken devletin, yalnızca “evde kal” sloganı ile süreci yönetmeye çalışması, virüsün özellikle ekonomik sonuçlarının göz ardı edilmesine neden olacaktır.
Virüsün halk sağlığını tehdit ettiği açık olmakla beraber uzun vadede ekonomik sonuçlarının da can yakıcı olacağı şimdiden öngörülebilir durumdadır. Dolayısıyla bu ekonomik krizden hukuk alanında en çok etkilenenler de işçi avukatlar, stajyer avukatlar ve genç avukatlar olacaktır.
İşçi avukatlar, stajyer avukatlar ve takip elemanları adliyelere gönderilmekte; evden çalışmaya devam etmelerine rağmen bu süreler yıllık izinlerinden mahsup edilmektedir. Birçoğu ücretsiz izne çıkmaya zorlanmış olup, işten çıkartılma korkusu ile karşı karşıya kalmışlardır. Öncelikle işçi avukatlar, stajyer avukatlar ve takip elemanlarının adliyelere gönderilmemeleri sağlanmalı ve bu kişilere ücretli izin hakkı tanınmalıdır.
Cezaevinde bulunan hasta ve engelli, tutuklu veya hükümlüler, çocuklarıyla birlikte cezaevinde bulunanlar, suça sürüklenen çocuklar, savunma görevleri nedeniyle cezaevinde bulunan avukatlar, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle cezaevinde bulunan gazeteciler ve siyasi görüşleri nedeniyle cezaevinde bulunan siyasetçiler ile tüm politik mahkumlar tahliye edilmelidir. Tutuklu veya hükümlü yakınlarının açık ve kapalı görüş günleri hak ihlaline ve sağlık sorununa sebep vermeyecek şekilde organize edilmelidir. Cezaevlerinde salgının önlenmesi ve hastalananların tedavisi için önlemler alınmalı, yeterli sayıda sağlık personel sayısı ve sağlık malzemeleri sağlanmalıdır.
Özetle virüsün yayılımın yavaşlatılması bakımından evde kalınması ne kadar zorunlu ise bu sürenin de halkın en az zararla atlatabilmesi için her alanda ekonomik önlemler alınması kaçınılmazdır. Bu bakımdan siyasi iktidarın; Türk Tabipler Birliği, sağlık sendikaları ve örgütleri başta olmak üzere; barolar, hukukçular, sendikalar, insan hakları kuruluşları ve demokratik kitle örgütleri ile birlikte hareket etmesi ve tavsiye değil ortaklaşa bir karar mekanizması oluşturması gerektiği kanaatinde olduğumuzu belirtir, aksi takdirde her bir halkanın birbirinden ayrı, birbirinden habersizmişçesine aldığı kararların “koruyucu zincir” haline gelmeyeceğini, aksine tabloyu daha ağır sonuçlara taşıyacağını düşünüyor ve siyasi iktidarı, Türk Tabipler Birliği, sağlık sendikaları ve örgütleri başta olmak üzere; barolar, hukukçular, sendikalar, insan hakları kuruluşları ve demokratik kitle örgütleri ile birlikte hareket etmeye çağırıyoruz.”