Rus medyası: Türk polisi El Nusra'ya katılmaya zorladı

İdlib gerilimi ve AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Ukrayna ziyaretlerinin ardından Rus medyası Türkiye’yi hedefe koydu. Suriye Ordusu tarafından yakalanan El-Nusra Cephesi üyelerinin, Türkiye'nin örgüt üzerindeki rolüne dair anlatımları ve Libya’ya paralı asker trasferini konu alan haberler peş peşe servis edildi

Rus medyası: Türk polisi El Nusra'ya katılmaya zorladı

İdlib gerilimi ve AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Ukrayna ziyaretlerinin ardından Rus medyası Türkiye’yi hedefe koydu. Suriye ordusu tarafından yakalanan El-Nusra Cephesi üyelerinin, Türkiye’nin örgüt üzerindeki rolüne dair anlatımları ve Libya’ya paralı asker transferini konu alan haberler peş peşe servis edildi.

Türkiye’nin Astana süreci çerçevesinde gözlem noktaları kurduğu İdlib’te aylardır devam eden yüksek tansiyon, Suriye ordu güçleri ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasında sıcak çatışmaya dönüştü. Suriye ordu güçlerince yürütülen operasyonda yaşamını yitiren TSK mensuplarının sayısı 8 olarak açıklandı.

Yaşanan bu ölümler sonrası Türkiye’nin attığı adımlar ve AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Ukrayna ziyaretinde askerleri “Şan olsun Ukrayna’ya” (Slava Ukraine) sloganıyla selamlaması ve Kırım’a dair verdiği mesajların Rusya cephesinde yarattığı rahatsızlık, Rus medyasını harekete geçirdi. Türkiye’ye dair servis edilen haberlerden biri Suriye Ordusu tarafından Halep civarında gerçekleştirilen operasyonda yakalanan El-Nusra Cephesi üyelerinin anlatımları oldu. Sözkonusu haber RIA Novosti ve TASS gibi devlet ajanslarının yanı sıra Rus Savunma Bakanlığı’nın resmi kanalı TV Zvezda’da yayımlandı.

Suriye ordu güçleri tarafından yakalanan El-Nusra Cephesi üyesi iki isim, yapılan sorgularında örgütün kurulmasında Türkiye’nin nasıl pay sahibi olduğunu anlattı. Yakalananlardan biri olan ‘Ebu Abdullah’ kod isimli Mahmud el Najim, 1985 doğumlu bir Suriyeli.

Suriye iç savaşının çıkmasıyla birlikte Özgür Suriye Ordusu’nun ilk başta laik bir muhalefetin olarak bir kurulduğunu, daha sonra ise El-Nusra Cephesi’nin ortaya çıktığını söyleyen el Najim, bu her iki grup arasında çatışmaların yaşandığını belirtti.

‘TÜRK POLİSİ EL NUSRA’YA KATILMAYA ZORLADI!’

Bunun üzerine akrabalarıyla birlikte Türkiye’ye kaçmaya karar verdiğini dile getiren El Najim, ancak yakalandığı Türk polisi tarafından gözaltına alınıp, El-Nusra ‘ya katılmaya zorlandığını iade anlattı. Najim, sorgusunda şunları söyledi: “Eğer onlar için çalışmaz ve El-Nusra Cephesi yanında savaşmazsam, ailemi öldüreceklerini veya tutuklayacaklarını söylediler…Bana 100 dolarlık maaş verdiler.”

Kendisi El-Nusra’ya katılırken, güvende olacakları söylenip, bir mülteci kampına gönderilen ailesinin burada “rehin tutulduğunu” söyleyen Najim, örgüte gelen tüm malzemelerin ise Türkiye ve Suudi Arabistan’dan geldiğini belirtti.
El Nusra içerisinde iken makineli tüfek kullanmakta uzmanlaşması üzerine Suriye’nin her tarafında savaştığını dile getiren Najim, Halep neden saldırıda bulundukları yönündeki soruya da “Komutanımız bunun Suriye ve Rus ordusu için sivil nefrete yol açacağını söyledi” yanıtını verdi.

Yakalanan ‘Ebu Uday’ kod isimli Hüseyin Abdulaziz de, örgütün erkekleri para karşılığı savaştırdığını, parası olmadığı için kendisinin de para için örgüte dahil olduğunu ifade etti. Sorgusunda “Ehrar El Şam, Özgür Suriye Ordusu, Zinki Tugayı gibi farklı gruplarda savaştım. Tüm bu gruplar El Nusra Cephesi’nin bir parçasıydı” diyen Abdulaziz, El Nusra Cephesi içerisinde çok sayıda Pakistanlı ve Afgan birliklerinin yer aldığını belirtti.
Abduaziz, ifadesinde Halep’teki Rashidin-5 bölgesindeki Türk gözlem karakoluna çekildiğinde yakalandığını da anlattı.

LİBYA’YA NASIL TAŞINDIĞI YAZILDI

El Nusra Cephesi’ne verilen desteğe dikkat çekilen bu haberlerin yanı sıra Türkiye’nin Libya’ya taşıdığı örgüt mensuplarına dair bir haber ise, yine Kremlin’e yakınlığı ile bilinen Federal Haber Ajansı’nda (FHA) yer aldı.

Jeopolitik çıkarları için Libya krizinin barışçıl çözümünü engellemekle suçlanan Türkiye’nin kendisine bağlı Suriye’deki örgüt mensuplarını Libya’ya nasıl taşıdığı üzerinde durulan haberde şu bilgilere yer verildi:

“Geçen yıl 24 Aralık’tan bu yana Ankara, devlet sınırında 1.200’den fazla Suriyeli teröristi Türkiye tarafına özel hazırlanmış ulaşım koridorları aracılığıyla attı. İki haftalığına Türkiye’ye geldikten sonra cihatçılar ülkenin batısındaki İzmir iline yakın kamplarda özel eğitim aldılar. Daha sonra, Libya vatandaşı olan Wings ve Africa Airlines uçaklarındaki radikaller Libya topraklarına nakledildi ve uçaklar Trablus yakınlarındaki Mitiga Havalimanı’na indi.
Türk özel hizmetlerinin emriyle yolcuların uçuşlara kaydedilmediğini belirtmek gerekir. Bunun yerine, militanların uçaklara inişi, belirli bir Libya vatandaşı tarafından kontrol edildi. Ayrıca, Türkiye’nin Gaziantep kentindeki bir havaalanından doğrudan Libya’ya uçan iki uçakta, Sultan Murad müfrezesinden yüzlerce Suriyeli paralı askerin yanı sıra, bu birliklere liderlik etmesi gereken birkaç saha komutanının daha olduğu bilinmektedir. Buna ek olarak, Hamza el-Ömer, özellikle kentsel ortamlarda, madencilik arabalarında, otoyolların yanı sıra konut binaları ve yapılarda savaş taktikleri konusunda radikalleri eğitmeyi amaçlayan uçaklardan birinde uçtu.”

SADAT’IN ROLÜ?

Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri Komutanlığı, Trablus’taki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanı Fayez Al Sarraj’ın silahlı gruplarını eğitecek olan Trablus’a özel askeri şirket SADAT’a 50’den fazla askeri eğitmen gönderdi . Bunlara ek olarak, Türk ordusunun 20 askeri uzmanı Libya’nın başkentine gönderildi: iletişim mühendisleri, programcılar ve personel memurları. Bu insanlar görünüşte sürekli eğitim için SADAT ile uygun sözleşmeler yaptılar.”

SAVAŞIN FİNANSMANI KATAR

Ajans servis ettiği haberde savaşmak için Libya’ya gitmek isteyen örgüt mensuplarına Türk vatandaşlığı sözü verilip, SADAT tarafından aylık 2.000 dolar maaş bağlandığını, SADAT’ın Libya’daki faaliyetlerini ise Katar’ın finanse ettiğini kaydetti.