Covid-19 günlerinde 'evde kalamayanlar' araştırması

Araştırma, salgın sürecinde evde kalamayanların çalışma koşullarına, gelir durumuna, güvencesizlik deneyimlerine, işçi sağlığı ve güvenliğine dair çarpıcı sonuçlar sunuyor.

Covid-19 günlerinde 'evde kalamayanlar' araştırması

Universus Sosyal Araştırmalar Merkezi, Evde Kalamayanlar: COVID-19 Günlerinde Çalışma İlişkileri araştırmasının sonuç raporunu paylaştı.

Araştırma, salgın sürecinde evde kalamayanların çalışma koşullarına, gelir durumuna, güvencesizlik deneyimlerine, işçi sağlığı ve güvenliğine dair çarpıcı sonuçlar sunuyor.

Doç. Dr. Aziz Çelik’in danışmanlığını yaptığı araştırmanın, koordinatörlüğünü Fırat Çoban üstlenirken; Deniz Durdu, Kağan Şeker, Kubilay Cenk Karakaş, Meltem Oktay, Sinem Yıldız da araştırmacı oldular.

Raporda, “Evde Kalamayanlar: COVID-19 Günlerinde Çalışma İlişkileri Araştırması, özellikle salgın boyunca evde kalamayan market çalışanları ve motorsikletli kuryelere odaklanıyor. Her iki çalışan grubunun salgın süresince yaşadıklarının detaylı bir şekilde anlayabilmek için araştırmanın ana ekseni çalışma koşulları, pandemide gelir, işyeri anlaşmazlıkları ve mücadeleleri, sağlık-güvenlik-güvence ve müşteri ile ilişkiler olmak üzere beş bölümden oluşuyor.” denildi.

Araştırmada, 16’sı motosikletli kuryelerle, 14’ü market çalışanlarıyla olmak üzere toplamda 30 yarı-yapılandırılmış görüşme gerçekleştirildiği bildirilirken; market çalışanlarıyla toplam 101, motosikletli kuryelerle ise 119 online anket yapıldı. Araştırmaya katılan market çalışanları ise İstanbul’un 33 ilçesine dağılmış durumda.

Araştırma raporunda öne çıkan bazı bulgular şöyle ifade edildi:

1) Daha uzun ve yoğun çalışma: Salgın döneminde market çalışanları ve motorsikletli kuryelerin çalışma koşulları yoğunlaşırken çalışma saatleri uzadı. Bu uzun ve yoğun çalışmanın çalışanların ücretlerine yansımadı ancak her iki çalışan grubunun da harcamaları salgın sürecinde arttı.


Salgının iş yoğunluğuna etkilerine dair her iki çalışma grubunun da verdiği cevaplar. Market çalışanları solda, motosikletli kuryeler sağda.

2) İş mücadeleleri yoğunlaşmıyor: Sendikalaşma oranının oldukça düşük seyrettiği bu çalışan gruplarında salgın sürecinin başında dayanışma ağı olarak başlayan platormlar bugün daha örgütlü bir hale geliyor. Ancak, iş mücadelelerinin çalışanlar tarafında şiddetli geçtiğini söylemek ise pek mümkün değil.

3) İş saatlerini kısaltma talebi: Çalışma sürelerinin arttığı her iki çalışan grubunda da en çok karşı karşıya kalınan haksızlıkların başında fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi geliyor. İşverenden/işyeri yönetiminden sırasıyla en çok iş saatlerini kısaltma talebinde bulundular. Bu talepler büyük ölçüde karşılanmadı.


Çalışan gruplarının salgın sürecinde karşı karşıya kaldıkları hak ihlalleri. Market çalışanları solda, motosikletli kuryeler sağda.

4) Herkes aynı gemide değil: Özellikle “Sağlık, güvenlik, güvence” başlığından edindiğimiz veriler, salgının ilk döneminde gerek hükümet gerek diğer politika yapıcılar tarafından sık sık dile getirilen herkesin aynı gemide olduğu ve zengin-fakir gibi ayrımların belirsizleştiği iddialarının herhangi bir gerçekliğe tekabül etmediğini açıkça gösterdi. “Yarınınızdan/geleceğinizden endişe duyuyor musunuz?” sorusuna 116 motosikletli kuryenin 95’i evet, 14’ü kısmen derken; yalnızca 7 katılımcı bu soruya hayır yanıtını verdi. Aynı soruya 101 market çalışanının 76’sı evet, 15’i kısmen derken; yalnızca 10 katılımcı bu soruya hayır yanıtını verdi.

5) “Virüs taşımıyoruz”: Müşteri ile ilişkiler kısmında, çalışanlara müşterilerin tutumlarını ve karşılaştıkları durumları sorduk. Sorumuza cevap veren 119 motosikletli kuryenin 85’i salgın sürecinin müşteri tutumunu olumsuz etkilediğini söylüyor. Market çalışanları ise “Müşterileri hangi sıfatla tanımlarsınız?” sorusuna halden anlamaz, bilinçsiz, kaba ve kaprisli olarak cevap veriyor.

Hem market çalışanları (solda) hem de motosikletli kuryeler (sağda) geleceğinden endişe duyuyor.

6) İşsizlik korkusu: Araştırma sürecinde elde ettiğimiz veriler, her iki çalışan grubunun da bir dizi hak kaybıyla karşılaşmış olmaları ve salgın koşullarında yoğun risk altında olan başlıca sektörde çalışmalarına rağmen, katılımcıların bu şartlarda çalışmayı sürdürdüğünü gördük. Çalışanların bu koşullara katlanmalarının en büyük nedeninin salgın döneminde işsiz kalmak olduğunu, hem motosikletli kuryelerin hem de market çalışanlarının ezici bir çoğunluğunun yarınından/geleceğinden endişe duymalarının bu şartları kabullenmelerine neden olduğunu açık bir şekilde söyleyebiliriz.