SÖYLEŞİ | Yeni Ülke Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Bilgütay Hakkı Durna Manifesto'ya konuştu

"“Yeni Ülke” olarak bizler de, umutsuz, çıkışsız gibi görünen bu tablo karşısında “yeni bir ülke” tartışmasının açılmasının tam zamanı olduğunu söylüyoruz. Yeni Ülke bir umuda ve çıkış yolunun olduğuna işaret ediyor"

SÖYLEŞİ | Yeni Ülke Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Bilgütay Hakkı Durna Manifesto'ya konuştu

“İlerici aydınların üretimi ülkemizin önünü açacaktır” denilerek geçtiğimiz günlerde okurlarıyla buluşan Yeni Ülke Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni Bilgütay Hakkı Durna Manifesto‘nun sorularını yanıtladı.

Bilgütay Hakkı Durna’nın Genel Yayın Yönetmenliğini üstlendiği derginin, Yayın Kurulu’nda Afitap Kuzgun, Behiç Oktay, Berkay Çelen, Cengiz Kılçer ve Hakan Yurdakan’ın bulunduğu açıklanırken; derginin geniş katılımlı bir Danışma Kurulu da 50’ye yakın birbirinden değerli toplumcu uzman, aydın, sanatçı, bilim insanından oluşmaktaydı.

Derginin çıkış deklarasyonunda, “yeni bir ülke” tartışmasının bir ihtiyaç ve zorunluluk olduğu vurgulanırken, “bu doğrultuda ‘yeni bir ülke’ perspektifinin düşünsel temellerinin atılacağı bir zemine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız bulunmaktadır. ” ifadelerine yer verilmişti.

Merakla beklenen ve yoğun ilgi ile karşılanan aylık fikir dergisi Yeni Ülke Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni Durna, Manifesto‘nun sorularına yanıt verdi:

Manifesto: “Yeni Ülke Dergisi” hangi ihtiyacın sonucu olarak ortaya çıktı? Dergi nasıl bir boşluğu doldurmaya niyetleniyor?

Bilgütay Hakkı Durna: Çıkış deklarasyonumuzun başında da yazdık; ülkemiz uzunca bir süredir gerici bir dönüşümün içinden geçmekte. AKP’li yıllar, önce cumhuriyetin tasfiye edildiği ardından da yine AKP’nin kendi çizgileri doğrultusunda ülkenin yeniden yapılandırıldığı bir dönem oldu. Hep söylediğimiz üzere, bu süreçte Türkiye Cumhuriyeti’nin felsefesinde ve rejiminde köklü bir dönüşüm yaşandı. Şimdi gelinen aşama ise iktidarlarını kalıcılaştırma çabasını içeriyor. Esasen de gericilik bir bütün olarak tesis edilmeye çalışılıyor. Yine bu süreçte bir yandan dinselleşmenin kurumsallaşması ve hukuksallaşması hedefi ile hareket edilirken diğer yandan dış politika hayallerini hayata geçirmeye çalıştılar. Ve tabi, tüm bunların yanına emeğe ve emek güçlerine karşı girişilen kuralsız müdahaleleri eklemek gerekiyor.

AKP’li yıllar diyoruz, yalnız bir noktayı da unutmamak gerekiyor. Bu yıllarda AKP hiç yalnız kalmadı. Evet, AKP bu dönemin temel kurucu aracıdır. Ancak, geçen bu süreçte başta cemaat ve liberaller olmak üzere, çok fazla yapı ve kişi destek olmaktan öte, bu iktidarın bir bileşeni idiler. Bu unutulmamalıdır. Ve aslında tüm bu bileşenin üstünde esas aktör olarak sermaye sınıfı bulunmaktadır. Tüm bu yıllara bakan dikkatli bir göz bunu görecektir. Sermaye sınıfı rejiminden hiç vazgeçmediği gibi, bu sürecin her kritik evresinde esas aktör olarak devreye girmiştir.

Öyle ise bizler de ülkemiz için anti-emperyalist, aydınlanmacı, kamucu ve emekten yana cumhuriyetçi bir hattın örülmesi gerekliliğine ilişkin sesimizi daha da yükseltmeliyiz. Böylesi bir hatta olan ihtiyacın aciliyetine özellikle vurgu yapmak gerekiyor. Tartışmasız bir şekilde, sosyalist birikimi yansıtacak, solun ilkelerini, cumhuriyetin ilerici değerlerini savunacak ve tabii gericiliğe, liberalizme ve emperyalizme karşı ideolojik mücadele verecek bir odağa ihtiyaç var.

Biliyoruz ki, böylesi dönemler herkesçe “kurtuluş”un arandığı dönemlerdir. Kuşkusuz arayış çok yönlüdür. Bu yönde, her biri kendi içerisinde değerli bir dizi çaba ve girişim de bulunmakta. “Yeni Ülke” olarak bizler de, umutsuz, çıkışsız gibi görünen bu tablo karşısında “yeni bir ülke” tartışmasının açılmasının tam zamanı olduğunu söylüyoruz. Yeni Ülke bir umuda ve çıkış yolunun olduğuna işaret ediyor

İşte, “Yeni Ülke” dergisi böylesi bir değerlendirmenin sonucu olarak yayın hayatına başlama kararı almıştır.

Sermaye sınıfı yukarıda bahsettiğim gerici, milliyetçi ve liberal düşünsel iklimin yaygınlığından güç bularak gün be gün işçi emekçi kesimleri ideolojik saldırıları ile daha da yoğun bir baskı altına alıyor. Bu saldırılara karşı çıkabilmenin bir aracı da güçlü bir ideolojik üretim ortaya koymaktır. Bu anlamı ile dergimiz her sayısında hem ülke ve dünya güncelliğini dikkate alan hem de sola ait tarihsel tartışmalar çerçevesinde belirlediği dosya konuları ve diğer yazıları ile ideolojik–politik bir mücadeleyi başa koyacaktır.

Manifesto: Derginin çıkış manifestosunda derginin ismiyle de müsemma ‘yeni bir ülke’ vurgusunun altı önemle çiziliyor. Neden “Yeni Ülke” diye sormak isteriz.

Bilgütay Hakkı Durna: Ülkemizdeki tartışma cumhuriyet tartışmasıdır. Esasen değişik başlıklarda yürüyen bir dizi tartışmayı da buraya bağlayabilirsiniz. Genişçe bir toplam da bu tartışmalar karşısında “ne yapmalı” sorusuna cevap aramaktadır. Bu soruya doğru bir şekilde yanıt verebilmek içinse bu “yeni” dönemi, sistemin kavuşmuş olduğu görünümü ve bunun siyasal ve toplumsal alana yansımalarını doğru bir şekilde analiz etmek gerektiğini düşünüyorum. Biraz önce ifade etmeye çalıştığım gibi, 1923 Cumhuriyetinin kuruluş felsefesinden, aydınlanmacı, bağımsızlıkçı kimliğinden tamamen ayrı bir hatta yeni bir “cumhuriyet”in kurumsallaştırılma çabası bulunmaktadır. Tabi, bu bir cumhuriyet yönetimi midir, bunu şimdilik kenara koyarak bu ifadelendirmeyi yapıyorum.

Biliyorsunuz, tam da bugünlerde anayasa tartışması iktidar tarafından tekrar açıldı. Hemen öncesinde Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan yeni rektör ve sonrasında yaşanan bir direniş, karşı çıkış var. O gündem artık Boğaziçi’ni de rektörü de çoktan aştı. Zaten iktidar da hemen “Gezi” hatırlatması yaptı. Bu onlar açısından oldukça anlaşılabilir bir durum. 2013 Haziranında siyaset milyonların doğrudan katılımı ile sokaklara inmişti. Bu muazzam halk hareketi siyasetin sokak halini Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir şekilde meşru bir hale sokmuştu. Boğaziçi veya benzer gündemlerden yeni bir “Gezi” çıkar mı? Bu tartışılmaya muhtaç. İlk elden olumlu cevap vermek de olanaklı değil. Ancak siyasi iktidar “Gezi” ve sonrası yaşananlardan kendisi açısından oldukça fazla ders çıkarmış durumda. Refleksleri de siyaset yapma tarzı da zaten bunu gösteriyor. Peki, sol gerekli dersleri çıkardı mı? İşte bu da tartışılmaya muhtaç. Ve ne yazık ki, buna da hemen olumlu cevap veremiyoruz.

Ancak yeni anayasa tartışmaları ve “Gezi” örneklerinden hareketle, ama bunların da ötesinde, uzunca bir süredir AKP karşıtı mücadelenin “yeni bir cumhuriyet” çağrısı ile birlikte yürütülmesi gerektiğini zaten dillendiriyoruz. Bu ikisinin birbirinden koparılmasının, “önce bir AKP gitsin” yaklaşımının ya da “önceki” cumhuriyete dönüş beklentilerinin eksikli ve sonuç alıcı olamayacağından bahsediyoruz. Evet, gerici, milliyetçi ve liberal kuşatmanın kırılması oldukça önemli. Ama bilmeliyiz ki, bunun için anti-emperyalist, laik, kamucu ve emekten yana bir seçeneğin, gerçek sol bir seçeneğin güçlenmesi önemli ve gerekli

Burada kısa bir ek yapayım, bu yaklaşımın solun kendi arasında ortaklaşmasını dışladığı, birlikte mücadele etmesinin yollarını tıkadığı sonucuna varılmasına kesinlikle katılmıyorum. Aksine ortaklaşmayı sağlıklı bir zemine taşımakta, birlikte mücadelenin yönünü göstermektedir: Sol bu ülkenin geleceğine dair ortaklaşmalı, bunun mücadelesini örmelidir. AKP karşıtı mücadele de ancak buradan yol alarak sonuç alıcı olabilecektir.

Bu nedenlerle yeni bir ülke için “Yeni Ülke” diyoruz. Tüm insanların kardeşçe bir arada yaşadığı bağımsız, özgür, adil, eşitlikçi ve emekten yana bir ülke!

Manifesto: Derginin mutfağından da bahseder misiniz? Derginin üretimine nasıl bir kolektif irade katkı koyacak? Mücadele başlıkları neler olacak?

Bilgütay Hakkı Durna: “Yeni Ülke” dergisinin mottosunu “aylık fikir dergisi” olarak belirledik. Danışma kurulumuzun ilanında da özellikle vurguladık, “ilerici aydınların üretimi ülkemizin önünü açacaktır.” Mottonun ve vurgunun dayanağı şudur, “yeni bir ülke”nin mümkün olduğuna inanmak, inanmakla kalmayıp bunun için bir irade göstermek de gerekmektedir. Bu irade de, ilk sorunuzda da belirtiğim üzere, sermaye sınıfının gerici, liberal, milliyetçi saldırıları karşısında cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkan, emekten, aydınlanmadan, bağımsızlıktan yana, anti-emperyalist, ilerici, kamuculuğu savunan aydınların kolektif üretimiyle kendini gösterecektir. Yeni Ülke Dergisi Danışma Kurulu da bu amaçla yan yana gelmiş 50’ye yakın birbirinden değerli toplumcu uzman, aydın, sanatçı ve bilim insanından oluşmaktadır.

Biraz önce bahsettim, emekçi kesimlere yönelik ideolojik saldırılara karşı bizler de güçlü bir ideolojik üretimi hayata geçirebilmeliyiz. Evet, kamuculuktan, aydınlanmadan, bağımsızlıktan eser kalmamıştır. Ancak bu değerlerin topraklarımıza kök saldığı ve sökülemeyeceği de aşikârdır. Öyle ise, Danışma Kurulunu oluşturan dostlarımızın tek tek üretimleri ama bundan öte ortaya çıkacak kolektif üretim bu açıdan oldukça önemli. Bence bu üretim olmazsa olmaz. Kişisel olarak bu üretimin dergi sayfalarındaki yazıların ötesine taşınmasını da oldukça önemli görüyorum.

Bu konuda son bir hususa değinmek istiyorum. Solun bağımsız davranabilmesinden hep bahsediyoruz. Bu oldukça önemli. Burada esasen aklını da bağımsızlaştırabilmesi önemli. Sermaye sınıfından ama yalnız ondan da değil dolayımlı olarak gelebilecek her türlü yönlendirmeye karşı uyanık olunması gerekiyor. Yeni Ülke bu hususu da oldukça önemsemekte.

Manifesto: Son olarak dergiyi merakla bekleyen okurlarınıza bir mesajınız olur mu?

Bilgütay Hakkı Durna: Günümüzde süreli basılı bir yayın çıkarmak bir hayli zor, pandemi ile birlikte bu sürecin daha da zorlaştığının farkındayız, hatta ilk sayının hazırlıkları esnasında da bu zorlukları zaman zaman deneyimledik. Bu durumu göz önünde bulundurarak hem basılı hem de elektronik ortamda dergimizi okurlarımıza ulaştıracağız. Basılı, elektronik gibi alternatiflerimiz olsa da, daha yeni çıkmış bir dergi olarak hemen başta söylemek biraz garip karşılanabilir belki, ama en önemli ihtiyacımızın dayanışma olduğunu iletmek isteriz.

Ayrıca okurlarımızdan gelecek eleştiri ve öneriler bizim için çok önemli. Dikkatimizden kaçan eksiklerimiz vardır mutlaka. Okurlarımızın katkılarıyla dergimiz büyüyecek ve güçlenecek. Yeni Ülke”nin yukarıda kısaca bahsettiğim siyasi, ideolojik tabloya ilişkin benzer kaygılar taşıyan herkesin birlikte tartışarak üretecekleri bir platform haline gelmesini istiyoruz. Çabamız bu yönde olacak. Okurlarımızın da yalnız okuyucu olmaktan öte, dergimizin taşıyıcısı olmaları bizleri sevindirecektir.

Son sözü Nâzım söylesin: “Bu memleket bizim!”

https://www.yeniulke.com.tr/