19 Kasım 1981: Şair Enver Gökçe yaşamını yitirdi

Şair, çevirmen ve yazar Enver Gökçe'nin ardından...

19 Kasım 1981: Şair Enver Gökçe yaşamını yitirdi

Toplumcu gerçekçiliğin temsilcilerinden şair, çevirmen ve yazar Enver Gökçe, 1920’de Erzincan’da doğdu. 1929’da Ankara’ya taşındı, eğitim hayatını burada tamamladı. Ankara DTCF ve Edebiyat bölümünü okudu. Türkmence, Kırgızca, Karaimce, Göktürk ve Oğuz lehçeleri üzerine çalıştı, Divan Edebiyatı’nı uzmanlıkla bitirdi. Türk halk öykülerini özellikle Dede Korkut Masalları’nı derleyip Türkçeye kazandırdı.

Öğrenciyken Halkevleri’nin yayın organı Ülkü Dergisi’nde yazdı, ilk şiirleri burada yayımlandı. Ant dergisinde Köylülerime şiiriyle dikkat çekti. Şiirleri birçok sol dergi ve gazetede yayımlandı.

Üniversitede sosyalist düşünceye sempati duydu, 1946 Ankara TGD kuruculuğunda yer aldı. Polis engeli yüzünden ataması yapılmadı, öğrenci yurdunda çalışmaya başladı.

Şili’li komünist yazar Pablo Neruda’nın şiirlerini ilk kez çevirendi.

1951 TKP tevkifatında tutuklandı ve iki yıl boyunca ağır işkence gördü. Fiziksel ve psikolojik olarak sağlığı bozuldu. Hapis ve sürgün sonrası hayatını hastalık, işsizlik ve yoksullukla geçirdi. 1977’de Bulgaristan’da bir müddet tedavi gördü.

19 Kasım 1981’de yeğeniyle yaşadığı evde hayatını kaybetti.

Şiirleri Timur Selçuk, Z. Livaneli, Sadık Gürbüz ve Ahmet kaya gibi usta isimler tarafından bestelendi.

Enver Gökçe’nin Yusuf İle Balaban Destanı’ndan 5. şiiri Kirtim Kirt:

can yoktu ki sevdala düşe,
kurt yoktu ki kızıl kana üşe
yoktum ki yol geçe
yoktun ki haber ulaşa
gül yoktu ki, dal yoktu ki..
ve döne döne ateş
döne döne madde
gökler yarıla dürüle
dağlar savrula devrile,
kırıla döküle yıldız
sular evrile çevrile
döğüşe döğüşe madde
değişe tokuşa madde
öyle bir vakte erdi ki devran
döne döne esir
döne döne gaz
döne döne atom
döne döne madde
döğüşe çekişe madde
vuruşa vuruşa madde
ve zaman değişe değişe
yosun titreşe, yeşilleşe
işık dura değişe
öyle bir vakte erdi ki devran
ha dedi kırdı zincirini
içerdeki adam
demir bağrışa bağrışa
zindan çağrışa çağrışa
şöyle buyurdu ki yusuf
dört kitaptan daha büyük :
“demek bu hayat,
önce sana bana yük
demek su kimin
toprak kiminse
motor, elektrik, ve ışık kiminse
demek sultan odur.
demek insan bölük bölük.
yaşıyorsun ölüyorsun demek.
nasıl yaşıyorsan
öyle düşünüyorsun demek
demek insan
en yüce mertebede hayvandır
yeni anladım
alet kullanan ve yapan.
tilki tarlayı masallarda sürer,
manyetoyu çeviremez tavşan.
devril başımdaki kader
dökül dilimdeki yalan
tutuş beynimdeki kibrit
kirtim kirt
kirtim de kirt
kirtim de kirtim
kirtim kirt”
bir yandan demirciler
demir döğe denge denk
bir yandan boyacılar
boya vurur renge renk
bir yanda
kurtuluş savaşçıları
bir yanda esaret
bir yanda termonükleer çağ
bir yanda balistik şirret
evvel madde
ahir fikir
dolan göğümdeki hava
salın yanımdaki fakir
salın proleterya
geber başımdaki bit
kirtim kirt
kirtim de kirt
kirtim de kirtim
kirtim kirt