31 kurumdan ortak deklarasyon: 'Bursa ÇEDES’e Karşı Güç Birliği' platformu kuruldu

Bursa'da, tepki çeken ÇEDES Projesi'ne karşı mücadele için "Bursa ÇEDES’e Karşı Güç Birliği" platformu kuruldu. 31 kurumun ortak imzasını taşıyan protokolde, dindar ve kindar bir nesil yaratılmak istendiğine vurgu yapılarak, "Amacımız çocuklarımızın özgür yarınlarını, aydınlık geleceklerini kazanmaktır" denildi.

31 kurumdan ortak deklarasyon: 'Bursa ÇEDES’e Karşı Güç Birliği' platformu kuruldu

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı iş birliğinde hayata geçirilen “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi”ne (ÇEDES) yönelik tepkiler sürüyor.

Bursa’da, eğitimi eğitimi dinselleştirdiği eleştirileriyle iptal edilmesi istenen protokole karşı bir platform kuruldu.

31 kuruluşun ortak deklarasyonu ile kurulan “Bursa ÇEDES’e Karşı Güç Birliği” protokolünde, “Gerici bir kuşatma yaratarak, okullarımızı medreseye çevirecek olan ÇEDES’in uygulanmasının önüne geçmek, halkımızı bu sinsi proje hakkında bilinçlendirmek, toplumsal muhalefetin en geniş kesimlerini harekete geçirerek ona karşı olan itirazı örgütlemek ve çocuklarımızın özgür yarınlarını, aydınlık geleceklerini kazanmaktır” ifadelerine yer verildi.

Duyuru metninde şu ifadeler yer aldı:

Yaklaşık 21 yıldır ülkemizde önceki iktidarlardan daha farklı, kendi dünya görüşüne göre bir ülke yaratmak isteyen, kendi arzularına uygun bir toplum inşa etmeye çalışan bir iktidar var.

Bu amaçlarına ulaşmak için pek çok yol-yöntem deniyor, çağdaş, uygar yaşam tarzlarına müdahale etmeye çalışıyor, kadınlara 2. sınıf insan muamelesi yapıyor, tüm toplumsal yaşamı baskı altına alarak biçimlendirmeye çalışıyorlar. Ama kabul edelim ki bu konudaki en büyük hedefleri, en çok baskı ve tahakküm altına aldıkları, çocuklarımız ve gençlerimiz oluyor.

“DİNDAR VE KİNDAR BİR NESİL YARATMAYA ÇALIŞIYORLAR”

Çünkü biliyoruz ki, onların istedikleri insan modeli aslında gösterilmeye çalışıldığı gibi toplumumuzda çok değil ve her kendi sistemini dayatmaya çalışan ceberut iktidarlar gibi kendi makbul vatandaşlarını üretmeye gayret ediyor, biatı temel düstur edinmiş, eleştirmeyen, sorgulamayan, düşünmeyen, dindar ve kindar bir nesil yaratmaya çalışıyorlar.

Bu yüzden de eğitimi, bu amaçlarına ulaşmak için en etkili ve işlevsel bir alan olarak görmektedirler. Bilimi temel alması gereken okullarımızı dinselleştiriyor; neredeyse her mahalleye bir imam hatip okulu açıyor. Öyle ki çocuklarımız, imam hatip okulları dışında gidecek okul bulamaz oldu. Diğer okulların müfredatını cihatçı bir içerikle dolduruyor, tarikat ve cemaatlerle yaptığı protokollerle onları okullarımızın içine soktukları yetmezmiş gibi, yetersiz okul ve yurt sorunundan dolayı çocuklarımızı onların okul ve yurtlarına mahkûm ettiriyor ve onların kucağına doğru itiyor. Bu konuda da en son atılımları; önce İzmir ve Eskişehir’in pilot bölge seçilerek çalışmaların başlanacağı bildirilmesine rağmen, Türkiye’nin çeşitli illerinden çalışmaların başlandığına dair haberlerini aldığımız; uygulanması için kentimizde de son hazırlıkları yapılan ÇEDES isimli proje. Milli Eğitim Bakanlığı Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Diyanet arasında yapılan bu işbirliği protokolünün çalışma esaslarına göre, iktidar daha önceden gerici tarikat-cemaatlere bırakıp yaptırdığı işleri, artık tüm ülke çapındaki bir devlet organizasyonuyla doğrudan kendisi yapacak, milyonlarca insandan oluşan, kendine biat etmiş devasa tarikatını yaratmaya çalışacak. Ayrıca öğretmenlerimizin yerini, o nitelikleri bile tartışmalı, imam, vaiz, müezzin gibi din adamları alacak, okullarımız da birer medreseye dönüştürülecek.

“CEHENNEMİN BAŞKA BİR AŞAMAYA GEÇECEĞİNİ BİLİYORUZ”

Şimdi biz laik, bilimsel ve nitelikli eğitimi tüm çocuk ve gençlerimize eşit olarak verilmesini isteyen ilerici kurumlar olarak önce siyasi iktidara, MEB’e ve Diyanet’e sesleniyoruz:

Bizler ne Aladağ’da tarikat yurdunda yanarak hayatını kaybeden kız çocuklarımızı, ne Ensar Vakfında çocuklarımıza yaşattığınız toplu tecavüz iğrençliğini, ne Antalya’da cemaat yurdunda boğazı kesilen Mehmet Sami Tuğrul’u, ne de Elazığ’da intihara sürüklediğiniz tıp öğrencisi Enes Kara’yı unuttuk. Bugün de binlerce çocuk ve gencimize aynı şeylerin yaşatıldığını; ÇEDES ismini verdiğiniz bu karanlık proje ile de evlatlarımıza reva gördüğünüz bu cehennemin başka bir aşamaya geçeceğini biliyoruz.

Ayrıca kendi siyasi ve toplumsal amaçlarınız için, rant, yağma, talan ve sömürü üzerine kurduğunuz düzenin devamı ve bekası adına da tüm bunları sorgulamayacak, eleştirmeyecek, itiraz etmeyecek, tevekkül içerisinde boyun eğecek nesillere ihtiyaç duyduğunuzu da biliyoruz.

Bu yüzden ÇEDES isimli bu gerici projeye karşı çocuklarımızın umutlarına güç verip, geleceklerine sahip çıkmak için olduğu kadar, aynı zamanda onların onurlarına ve yaşamlarına sahip çıkmak için kentimizdeki eğitim sendikalarından veli derneklerine, siyasi partilerden demokratik kitle örgütlerine kadar 31 tane kurum birlikte ‘ÇEDES’e Karşı Güç Birliği’ adında bir oluşum kurduk.

“AMACIMIZ ÇOCUKLARIMIZIN ÖZGÜR YARINLARINI KAZANMAK”

Amacımız gerici bir kuşatma yaratarak, okullarımızı medreseye çevirecek olan ÇEDES’in uygulanmasının önüne geçmek, halkımızı bu sinsi proje hakkında bilinçlendirmek, toplumsal muhalefetin en geniş kesimlerini harekete geçirerek ona karşı olan itirazı örgütlemek ve çocuklarımızın özgür yarınlarını, aydınlık geleceklerini kazanmaktır.

Cumhuriyet devrimimizin bize miras bıraktığı, aydınlanmacı, ilerici, çağdaş-uygar değerlerin etrafında, laikliği insanlığın en kıymetli birikimlerimden kabul eden, cinsiyet eşitliğini toplumsal yaşamın vazgeçilmezi olarak gören ve ÇEDES’e karşı kentimizde en geniş cepheyi oluşturarak, birleşik ve onurlu bir mücadele verecek olan bizler, buradan tüm kamuoyuna haykırıyoruz: Bursa’da ÇEDES’e izin vermeyeceğiz…”