“3 Y” ve laiklik mücadelesi

Laiklik mücadelesinin ölçütü bu aşamadan sonra, AKP’nin vazgeçtiği adımlarını değil, aksine giderek hızlanacak ve daha bütünlüklü bir hale bürünecek rejim inşasını durduracak ana mücadelelerden biri olarak sürmesini sağlamak olmalıdır.

AKP, iktidar olmak için halka “3 Y” ile mücadele edeceğim demiş ve dinci gerici, işbirlikçi karakterini bu söylem ile örtmeye çalışmıştı. “3Y” yani yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar, AKP’nin 21 yıllık iktidarında bırakın mücadele etmeyi, kendisi ile özdeşleşti ve ülkemiz yasakların, yolsuzluğun ve yoksulluğun en saf halini bu dönemde yaşadı. Ancak AKP’nin kendinden önceki iktidarlara göre mahir olduğu nokta sadece bu değildi. Aynı zamanda AKP, “3 Y” alanında yaşanan ve giderek de derinleşen saldırılarına karşı halkın büyük bir bölümünü tepkisizliğe alıştırdı. Gelinen aşamada örneğin yolsuzluk, kendinden ziyade onu kimin ortaya çıkardığından bahisle, bir gazetecilik başarısının konusu olmaya başladı. Yoksulluk, sokak röportajlarında “yoksulluğunu çok güzel anlatan vatandaş” haberinin bir parçası, yasaklar ise hukuk mücadelesinin alanına daralan bir hale geldi ve getirildi.

“Boş tencerenin hükümet devireceği” tezi, kısmen bir gerçeklik taşısa da, yoksulluğun, yasakların ve yolsuzluğun AKP tarafından yönetilmesini kolaylaştıran ve yukarıda bahsedilen tepkisizliği ortaya çıkaran ana etkenlerin başında, AKP’nin dinci gerici siyasetinin bu gerçeklerin üzerini örtmesindeki kabiliyeti ve düzen siyasetinin var olan tepkileri sandığa havale etmesi yatıyor.

Elbette ki değişmez bir durumdan bahsetmiyoruz. Yukarıdaki tüm tespitleri “şimdilik” kaydı ile belirtmeliyiz. Zira AKP’nin tüm yeteneklerine rağmen, yönetme krizinin hızlanmasında yine bu sorunları erteleyememe ve çözememe hali belirleyici olacak.

AKP’nin tüm girdilerine, düzen siyasetinde yer alan “ helalleşme” sözünden başlayarak dinci gerici siyaset ile karşı karşıya gelmeme çabalarına rağmen, emekçilerin, kadınların ve gençlerin laikliğe açık ya da örtülü saldırılar karşısında “3 Y”den farklı olarak tepkisizliği değil, giderek artan tepki ve karşı koyuşu mevcut. Cemaat ve tarikatlarda yaşanan istismarların bir kısmının yargı önüne taşınması, Milli Eğitim Bakanı’nın karma eğitimin kaldırılması için yaptığı açıklamayı tepkiler üzerine düzeltmek zorunda kalması, ÇEDES projesine karşı illerde veli, öğrenci, sendika ve öğretmen birlikteliklerin örülmesi, Diyanet’in fetvalarına karşı tepkisiz kalınmaması önemli örnekler olarak önümüzde duruyor.

Laiklik mücadelesinin verilmesinin yanında nasıl verileceği AKP’nin “zorlanma alanları” hesap edildiğinde daha da önemli hale geliyor. Laiklik mücadelesinin tam da bu nedenlerle, sadece bir doğruda durma ya da sadece bir hattın savunulması olarak ele alınması eksik kalır ve bu mücadeleye haksızlık olur. Laiklik mücadelesinin ölçütü bu aşamadan sonra, AKP’nin vazgeçtiği adımlarını değil, aksine giderek hızlanacak ve daha bütünlüklü bir hale bürünecek rejim inşasını durduracak ana mücadelelerden biri olarak sürmesini sağlamak olmalıdır.

Tam da bu aşamada, yüzlerce aydının öncülük ettiği Laiklik Meclisi’nin gerçekleştirdiği toplantıda ortaya çıkan irade, halka laikliğin yaygın bir şekilde anlatılmasından, laiklik için mücadele etmek isteyen ancak yönünü arayanlarla buluşmaya kadar bir giden bir çizgiyi temsil ediyor. Laiklik Meclisi, soyut bir laiklik duruşu yerine militan bir laiklik mücadelesinin inşasına, parçalı bir duruş yerine eşitlik, özgürlük, bağımsızlık ve aydınlanma hedefi ile yol alınmasına kadar çoklu görevi sürdürme kararı almıştır.

Laiklik Meclisi, laikliğin başına “3 Y”nin başına gelenlerin gelmemesi için laiklik mücadelesine örgütlü bir kimlik kazandırma, mücadelenin kıyı kentlere ya da büyük kentlere sıkışması değil, İç Anadolu, Karadeniz ve doğu illerine de yayılması işlevi de görecek birikime sahip olarak yol alıyor.

Laikliğin önüne ve arkasına sıfat eklenerek, içeriğinin boşaltılmasına, mücadele eden kitlelerin omurgasını elindeki liberal barometre ile ölçecek olanlara, laikliğin tehlikede olmadığını söyleyenlere karşı Laiklik Meclisi’nin “Nasıl bir mücadele?” vurgusu genç kuşaklar için de bir pusula işlevi görecek.

Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, Laiklik Meclisi’nin bu çoklu görevlerinin altından kalkması için bu mücadelenin bir parçası olarak emekçilerin, kadınların ve gençlerin örgütlenmesinde zamanla yarışmaya devam edecek.

Hem “3 Y” den kurtulacağız hem de bu gerici karanlıktan.

(Bu yazı Yurtsever gazetesinin 3. sayısında yayınlanmıştır.)