Bu bir 100. yıl reklamı değildir

Sermaye sınıfına, bağımsızlık bol geldi, 61 Anayasası dar geldi, 80 darbesi iyi geldi, AKP iktidarı ise sermayenin işine geldi.

Bugün Cumhuriyet 100. yaşına bastı. Emperyalist işgalden kurtuluştan kuruluşa doğru adımın Cumhuriyet olarak atılması siyasi ve toplumsal olarak büyük bir ilerlemeydi. Emperyalizme rağmen kurulan genç cumhuriyetin bağımsızlık ilkesi, gerici hezeyanların karşısında laiklik ilkesinin başa yazılması ve kalkınmanın yolunun kamuculukta bulunması; tebaalıktan yurttaşlığa geçişin de gerçek tamamlayıcısı oldu.

Cumhuriyet tek başına gerçek anlamda eşitliğin inşa edildiği bir ekonomik sisteme, emekçilerin haklarını başa yazan gerçek anlamda bir özgürlükler sistemine sahip olmadı.

Kurtuluşun bel kemiği olan yoksul Anadolu köylüsü ve emekçisi, kuruluşun da bir yandan harcını kardı ama nimetlerinden gün geçtikçe daha da az yararlanır hale geldi.

Sermaye sınıfına, bağımsızlık bol geldi, 61 Anayasası dar geldi, 80 darbesi iyi geldi, AKP iktidarı ise sermayenin işine geldi.

Yobazlar Cumhuriyet’e düşmanlıklarını hiç ama hiç gizlemediler. Laikliğe karşı şeriat hedeflerini  sürdürdüler. Cumhuriyet’in parça parça yok edilmesinde üstlendikleri siyasi görevlerini başardıkça ellerini ovuşturdular.

Yobazlar ve faşistler, antikomünizmde birleştikçe, Cumhuriyet’in yarattığı zeminden daha ileriye gözünü diken gençliğe, işçi sınıfına, aydınlara kurşun sıkmayı, yakmayı, katletmeyi görev bildiler.

ABD’nin “bizim çocukları” oldular.

Bu tarihlerini, bu geçmişlerini silemeyecekler.

Ancak son seksen yılda işledikleri suçların, işbirlikçiliklerinin, halka ve memlekete düşmanlıklarının yüz katını son yirmi yılda yaptılar. Emekçilerin yarattığı halkın işletmeleri ve  fabrikaları “babalar gibi satıldığında” alkış tutanlar ve alanlar  bunlardı. Rejimin resmen değiştiği, Başkanlık rejimine “istikrar gelecek “ deyip yol verenler bunlardı. Eğitimi paralı hale getirmekle kalmayıp 4+4+4 sistemi ile içini boşaltmaya ses çıkarmayanlar, belediyelerin rant paylaşımını planlayanlar, ABD üslerini koruyanlar, NATO’nun genişlemesine evet diyenler, ülkeyi Suriye ile savaşın eşiğine getirip, bir ülkeyi kana bulamanın planını yapanlar, ülkenin gördüğü en büyük katliamlarda devleti yönetenler, yargıyı hiç olmadığı kadar adaletten uzaklaştıranlar, halkı hiç olmadığı kadar sefalete yaklaştıranlarda bunlardı.

Bu yüzyıl, laikliğin ve Cumhuriyet’in tehlikede olduğunu inkar eden Cumhuriyet’in kurucu partisini, “ileri demokrasi” yalanını yayan radikal demokratları, cumhuru modern köle haline getirip, şeklen bile kalmayan Cumhuriyetle memnun olduğunu reklam eden utanmaz bir sermaye sınıfını, tarihin gelmiş geçmiş en gerici en sağcı meclisini gördü.

Yirmi yılı aşkın bir zamanda AKP’yi zorlayan, onu politik krize sokan ve köşeye sıkıştıran ise Haziran Direnişi başta olmak üzere, Tekel işçileri, üniversite direnişleri, kadınların mücadelesi idi. Bu yüzyıl, aynı zamanda  gelmiş geçmiş en büyük halk yürüyüşlerini, mitinglerini gördü.

Eşitlik, özgürlük ve “hükümet istifa” taleplerinin yarattığı korku, sadece AKP’yi değil düzen içindeki tüm partileri sardı, bu yüzyıl  halka “Tatava yapma” diyenlerle “çapulcu” diyenlerin, “Sandığı bekleyin sokağa çıkmayın” diyenlerle, “Atı alan Üsküdar’ı” geçti diyenlerin, “Anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz” diyenlerle, bize “Sivil yeni anayasa lazım” diyenlerin , “Hüda-Par’lı kardeşlerimiz” diyenlerle “Hüda-Par’ı itmemek lazım” diyenlerin birbirine muhalefeti değil, halkın giderek gelişen umut ve kurtuluş çabalarına karşı sağ siyaset alanındaki ortaklığını gördü.

Ve 100. yılında Cumhuriyeti yok eden bir partiden, 100. yıl anısına para basması, diplomatik davet düzenlemesi, 100. yıl için özel programları yapması isteniyor.

AKP en büyük rahatlığını ve gücünü tam da bu muhalefet tarzından alıyor. Bir yıla yayılan 100. yıl törenleri olacak ama laiklik olmayacak, önemli değil. Diplomatik tören düzenlenecek ama o törende İsrail dostluğu konuşulacak önemli değil. Büyük törenler yapılacak ama o törenlerde Başkan sıfatı ile “üç çocuk da az geliyor” denilecek hiç önemli değil. 100. yıla atfen şirketler, gökyüzüne güvenli bakan gençlerin reklamlarını çekecek, ama aynı günlerde üç genç intihar edecek önemli değil. Cumhuriyeti asıl bizim şirket kalkındırdı reklamları çekilecek ama vergi affını alıp başının üstüne koyacak önemli değil. Cumhuriyet kırmızı çizgimiz denecek ama Cumhuriyet düşmanları tarikatlar ile işbirliği yapılacak önemli değil.  Tarımda 100 yıldır biz vardık denecek ama ülkede tarım çökmüş olacak önemli değil ve “Cumhuriyeti biz, sen ağla diye değil,  gül diye ilan ettik” denilen banka reklamları çekilecek ama halkın yüzde altmışı kredi kartı borçlusu olacak hiç önemli değil.

İşte adı kalan ama kendisi artık olmayan Cumhuriyet’in katilleri bunlardır.

Cumhuriyetin yarattığı laiklik, kamuculuk bağımsızlık gibi değerler ile sermaye sınıfının çıkarları birbiri ile uyumlu değil, çatışmalıdır. Sermaye sınıfı, Cumhuriyet’in iktisadi olanaklarının üstüne çöreklenmiş, önce onu yavaş yavaş kemirmiş, sonra büyük lokmalar halinde yutmuştur. Siyasal alanda da bu durumun hem bir sonucu hem de bir gereği olarak Başkanlık sistemine geçilerek Cumhuriyet fiilen yok edilmiş, üstüne istibdat rejimi inşa edilmiştir.

Sermaye sınıfı bu büyük yıkımı, ancak reklamlar ile kapatmaya çalışmakla uğraşadursun, AKP’nin “Türkiye yüzyılı”  planları ilerici, solcu, aydınlanmacı, yurtsever fikirlerle hesaplaşmayı ciddiye almaktadır. Haklıdır, çünkü ülkemizde, ilerici, solcu, aydınlanmacı ve yurtsever bir damar vardır. Ve bu damarın, politik öncülüğünü de komünistler, sosyalistler üstlenmektedir.

Halkı tebaa yerine koyanlara karşı bu damar bu rejimin baş belası olacaktır. Anayasa planlarına karşı amasız fakatsız bu damar karşı çıkacaktır. Laiklik mücadelesine bu damar öncülük etmektedir ve edecektir, işçi düşmanlığına karşı bu damar işçi sınıfını örgütleyebilir, örgütleyecektir. Gençlerin geleceksiz bırakılmasına karşı bu damar okullarda ter dökmektedir. Emperyalist planlara, işgallere karşı bu damar meydanı boş bırakmayacaktır. Umutsuzluğa ve sahte umutlara karşı ancak bu damar uyanık olacaktır.

Bu damar emekçilerin laik, bağımsız ve sosyalist Cumhuriyet mücadelesini sürdürecektir.

Emekçilerin yeni bir cumhuriyet mücadelesi ile AKP’nin “Türkiye yüzyılı” planlarının hesaplaşmasını emekçiler ve ülkemiz  kazanacak, AKP ise kaybedecektir. Yeni Cumhuriyet’te sermaye sınıfına, gericilere, emperyalistlere yer olmayacaktır.

Gerçekler işte bu kadar devrimcidir. Reklamlar onların, gerçekler bizim olsun.