İklim krizinin faili Homo Sapiens mi?

Ana akım yaklaşımlar, iklim krizini Homo Sapiens kaynaklı modern dönem arızası gibi görüyor.

Bilim dünyasında yıllardır tartışılan iklim değişikliği sorunsalı kriz boyutuna ulaşınca din aleminin de gündemine geldi. 2 Aralık tarihinde Dubai’de düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı’nda Papa Francesco tarafından hazırlanan konuşma metni okundu.¹

Geçtiğimiz aylarda iklim kriziyle ilgili bir belge de yayımlayan Papa, dünyanın çökmekte olduğunu, kırılma noktasına yaklaştığını belirtmişti. Bu belgede, iklim değişikliği inkarcılarını ve eyleme geçmeyen siyasetçileri eleştiren Papa Francesco, iklim krizinin insani (antropik) kaynaklı olduğundan artık kuşku duyulamayacağını vurgulamıştı. Katolik Kilisesi bünyesinde bu konuya ilişkin küçümseyici ve mantıksız görüşlerle karşılaştığını açıklaması da önemliydi. Bazı din adamlarının görüşlerini “mantıksız” olarak nitelemesi, Papa’nın iklim krizine laik ve bilimsel bakış açısıyla yaklaştığını gösteriyor. Belgede antroposen kavramından türetilmiş “antropik” terimini kullanması da bu tezi güçlendiriyor ².

Uluslararası Jeoloji Bilimleri Birliği, yeryüzünün ekosistemleri ve jeolojisi üzerinde insanın bıraktığı kalıcı ve geri dönüşü olmayan etkiyi tanımlamak için antroposen kavramını kullanıyor. Bu nedenle içinde bulunduğumuz sürece de İnsan Çağı (Antroposen Çağ) deniyor. Modern dönem insanı, doğanın parametrelerine göre yaşamak yerine ona egemen olmaya çalıştığı için eleştiriliyor.

Görüldüğü gibi ana akım yaklaşımlar, insan olgusunu üretim ilişkileriyle belirlenen sosyokültürel konumundan kopararak biyolojik türe indirgiyor. Böylece iklim krizinin faturası da en zeki primat olan modern Homo Sapiens’e kesiliyor.

KAPİTALOSEN ÇAĞ

Eko-Marksist düşünürler, antroposeni anlamak için kapitalist modelin doğayla kurduğu ilişkinin niteliğine bakmak gerektiğini savunuyor. Eko-Marksistlere göre sermaye yalnızca insan emeğini sömürmekle kalmıyor aynı zamanda doğayı da araçsallaştırıp sömürüyor. Çevre ve kapitalizm konusunda önemli çalışmaları olan Jason W. Moore, tam da buradan hareketle sanayi devriminden günümüze uzanan süreci Kapitalosen Çağ olarak isimlendiriyor³ . Dolayısıyla iklim krizinin gerçek failini de teşhir ediyor.

Papa Francesco, siyasetçileri iklim krizine karşı harekete geçmedikleri için eleştiriyor ama karar alıcı konumdaki liderlerin kapitalist sistemin sözcüleri olduğunu dikkate almıyor. Örneğin Trump gibi iklim inkarcılarının arkasında büyük kömür ve petrol devlerinin olduğunu aklına getirmiyor ⁴.

Demek ki Papa da iklim krizini Homo sapiens kaynaklı modern dönem arızası gibi görüyor. Doğayı, aklı ve bilimi çıkarları için kullanan sermaye sınıfı yerine modern dönem insanını sorumlu tutuyor. İnsanın yaşam tarzının ve tüketim alışkanlıklarının kapitalizme özgü sosyoekonomik ve sosyokültürel koşullar altında belirlendiğini hesaba katmıyor.

Gerçekte kapitalist model insanın algı ayarlarıyla oynuyor. Önce aşırı tüketimi kışkırtıyor, sonra da çevreye duyarlı bilinçli tüketici istiyor. Kâr hırsıyla yapılan aşırı üretim olmasa aşırı tüketim olabilir mi? İhtiyaç fazlası üretim ve tüketim nedeniyle yitirilen doğal kaynakların ve çevre tahribatının sorumlusu insan mıdır? Kapitalizmi Tanrı kelamı gibi sorgulamadan sahiplenenler keşke bu soruları yanıtlayabilse…

ANCA BERABER KANCA BERABER

Vatikan gibi T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da iklim krizine duyarlı olduğunu bir Cuma namazında okunan aşağıdaki hutbeden anlıyoruz:

“Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: ‘İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu.’ Bu ayet-i kerimede belirtilen hakikati bugün hepimiz açıkça görüyoruz. Günümüzde yaşanan çevre felaketleri, sorumluluklarımızı ihmal etmemizden kaynaklanıyor. Her gün, bir canlının daha neslinin tükendiğine dair haberler duyuyoruz. Tabiattaki doğal yaşam alanları sadece fotoğraflara konu olacak kadar azalmış durumda. İhmal ve kusurlarımızdan dolayı ormanlar kaybolmaya, topraklar çölleşmeye, su kaynakları yok olmaya başladı. Oysa ki çevremizde yer alan her varlık Allah katında değerlidir ⁵.”

İklim krizine Diyanet de Vatikan gibi laik ve bilimsel bir yaklaşım gösteriyor. Hutbede biyolojik çeşitliliğin önemine vurgu yapıyor. Ne var ki doğal yaşam alanlarını tahrip eden madencilere, müteahhitlere ya da onlara arka çıkan siyasilere değil de cami cemaatine çevre bilinci aşılamaya çalışıyor.

İklim kriziyle ilgili vaazlar salt Homo Sapiens’i muhatap alıyor. Çünkü din alemi, krizin başat faili olan kapitalist sistemle ve onun siyasi sözcüleriyle barışık yaşamak zorunda. Dünyevi çıkarları bunu gerektiriyor. Anca beraber kanca beraber.

Ne zamana kadar?

Yanıtı Papa’nın söylediklerinde gizli: Kırılma noktasına yaklaşan dünya çökünceye kadar!

 

[1]https://www.vatican.va/content/francesco/en/speeches/2023/december/documents/20231202-dubai-cop28.html

[2] https://www.reuters.com/business/environment/climate-change-its-human-causes-cannot-be-denied-papal-document-says-2023-10-04/

[3] Jason W. Moore (2016). Anthropocene or Capitalocene: Nature, History, and the Crisis of  Capitalism, Oakland:PM.

[4] https://www.birgun.net/makale/10-maddede-trump-in-karari-ve-iklim-krizi-162793

[5] https://www.diyanet.gov.tr/tr-TR/Kurumsal/Detay/35546/cuma-hutbesi-rabbimiz-cevre-ile-bizlere-ne-ogretir

 

 

Yazarın Diğer Yazıları
İklim adaleti 19 Nisan 2024
Tinsel yolculuklar 22 Mart 2024