MTA'da veri gizliliği zafiyeti: Ülkenin çıkarları yok sayıldı

MTA’ya yönelik Sayıştay denetimleri, kurumun veri gizliliğine yönelik yeterli tedbirler almadığını ortaya çıkardı. Proje bazlı AR-GE çalışmalarında kurum dışı kişiler de görev alırken belgeler için önlem alınmadı.

MTA'da veri gizliliği zafiyeti: Ülkenin çıkarları yok sayıldı

Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü’ne (MTA) yönelik Sayıştay denetimleri, Türkiye’nin ulusal çıkarları ile madenin stratejik konumu gibi kritik konularda yaşanan zafiyeti ortaya koydu. MTA’nın faaliyet alanları ile ilgili Türkiye genelinde yaptığı proje bazlı AR-GE çalışmalarında kurum dışı kişilerin de görev aldığı ancak bilgi, belge ve verilerin gizliliği konusunda yeterli önlem alınmadığı tespit edildi.

Sayıştay denetçileri, ihaleye açılan maden sahasıyla ilgili verinin resmi makamlar dışında başka yollardan elde edilmesi imkanının önüne geçilmesi için önlem alınması gerektiğini belirtti.

Denetimlerin ardından hazırlanan rapor, büyük bir skandalı açığa çıkardı.

ÇIKARLAR YOK SAYILDI

BirGün’den Mustafa Bildircin’in haberine göre rapora göre, sahada icra edilen projelerde kurum personeli yanında yurt içi ve yurt dışı üniversitelerden proje danışmanı hocalar ile özel sektörde çalışan kişiler de danışman olarak görevlendirildi. Projede çalışacak kişilere yönelik hazırlanan protokolde gizlilik kapsamı sadece, “Ruhsat haklarıyla ilgili olma” şeklinde belirlenip ulusal çıkarlar veya madenin stratejik konumu gibi hususlara protokolde yer verilmedi.

Öte yandan raporda, proje faaliyetleri konusunda elde edilen verilerin ve bilgilerin gizliliği, saklanması ve muhafazası adına yapılan protokolün içerik ve dayanak yönüyle hukuken yetersiz olduğu da vurgulandı.

DÖVİZ YÜKÜ KURUMU VURDU

MTA’ya yönelik denetim raporundaki skandallar bunlarla da sınırlı kalmadı. Raporda, kurumun kur farkı nedeniyle ciddi yükümlülük altına girdiği kaydedilerek şu değerlendirmelere yer verildi:

“Kurumun 2022 yılı denetimlerinde yabancı para birimi üzerinden alıma konu malların muayene ve kabul aşamaları ile ilgili sürecin yönetilememesi nedeniyle tarihsel sürecin uzadığı görülmüştür. İlgili mal alımlarına dair kurum uygulamalarında standart hale gelmiş sözleşmelerde kur hesabında malın idareye ilk teslim tarihi yerine muayene ve kabul aşaması sonrası düzenlenecek fatura tarihinin esas alınmasının öngörüldüğü, böylece tüm bu süreçte yaşanan/yaşanacak gecikmeden kaynaklı olarak kur riskinin kurum üzerinde kaldığı belirlenmiştir.”