Nerede kaldı tek başına iktidar dönemi?

Sistemin en çok faydasını gören ve güvenlik aygıtı üzerinde neredeyse tam bir güç hâkimiyeti bulunan Bahçeli’nin, Erdoğan’ın bu çıkış ve sonuçlarına tepki göstermesi kaçınılmazdı.

Nerede kaldı tek başına iktidar dönemi?

Erdoğan ve partisinin gücünü koruduğu, neredeyse Anayasa değiştirme gücünü tek başında elinde bulundurduğu bir dönemde bu gibi tartışmalar hiç yoktu. AKP ne zaman düşüşe geçmeye başladı, koalisyon dönemi ortaya çıktı. Erdoğan açısından hem iktidarın nimetlerinden yararlanmanın kısıtları hem de kendisine karşı iç mücadele başlıkları gündeme geldi.

AKP’nin Cumhur İttifakı ortağı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin mevcut uygulamayı savunmasının ardından muhalefet kanadı da 50+1 uygulamasının kaldırılması için yapılacak Anayasa değişikliği için AKP’ye destek vermeyeceğini açıkladı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) ve İyi Parti liderleri Erdoğan’ın sözlerine karşı çıktı. Bahçeli ise sistemin aksayan yönleri ile ilgili düzenleme yapılabileceğini belirtmekle birlikte ’50+1′ kuralının devamından yana tavır koyarak bir anlamda kapıları kapattı. Sistemin en çok faydasını gören ve güvenlik aygıtı üzerinde neredeyse tam bir güç hâkimiyeti bulunan Bahçeli’nin, Erdoğan’ın bu çıkış ve sonuçlarına tepki göstermesi kaçınılmazdı. Bahçeli’nin sürece dair özetinde öne çıkan başlık ‘belediye başkanı, muhtar seçmiyoruz, cumhurun bütününü temsil edecek cumhurbaşkanı seçiyoruz’ oldu. Bu duruma gelmesindeki temel etmen zayıflayan AKP iktidarının yeniden yükselişe geçmesi için gereken kaynak ve yeknesaklığı yakalama isteği. Eskiden sorun çıkan başlıklarda tek başına karar verip sorunun çözümünü sağlayan Erdoğan’ın, zayıflama süreci sonrasında önüne gelen sorunlar karşısında tek kelamlık çözümler ile süreci yönetemiyor oluşu da cabası.

AKP, Sinan Ateş cinayeti gibi konularda çıkış yapsa da ortağı olan MHP’yi görmezden gelerek hareket edemiyor. Süreci kendisi açısından MHP’ye karşı bir koz nesnesi haline getirirken, diğer taraf olan MHP ise süreci bir Anayasa krizine çevirerek ya da güvenlik bürokrasisi üzerindeki hâkimiyetini kullanarak, kaynakları ve sistemi kendisine çeviriyor.

Soylu dönemi yapılanlar akıllara gelecek olursa, MHP’nin bu dönemde ne kadar kara para ile haşır neşir olduğu muamma durumunu koruyor. Keza Yargıtay’da elinde bulundurduğu güç ile AKP’yi cemaatler ile arasına bir kriz unsuru haline getirebiliyor. Bundan sonra ise filmin kalanın seyrederken, yeni krizler ne olacak diye bakacağız.

(Bu yazı Yurtsever gazetesinin 3.sayısında yayınlanmıştır.)