RTÜK'ten 11 ayda 7 kanala 49 yaptırım, 22 milyon lira ceza!

Çakıröze “Yılın ilk 11 ayında Halk TV, FOX, TELE 1, Habertürk, Flash Haber, KRT ve TV5’e toplam 49 yaptırım uygulandı. Verilen ceza tutarı tam 22 milyon lirayı geçti.” dedi.

RTÜK'ten 11 ayda 7 kanala 49 yaptırım, 22 milyon lira ceza!

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TBMM Genel Kurulu’nda RTÜK’ün Ocak ve Kasım aylarını kapsayan 11 aylık ceza karnesini açıkladı.

Çakırözer, RTÜK’ün televizyon kanallarına verdiği cezaları şöyle sıraladı:

“Geçtiğimiz haftaki toplantısında RTÜK, TELE1’e, Halk TV’ye, Flash Habere, KRT’ye, FOX’a ağır cezalar yağdırdı. Ceza gerekçelerine bakıyorsunuz: Neymiş, emekli maaşlarının düşüklüğü, ikramiyesinin alınmaması eleştirilmiş. Neymiş, Erdoğan’ın ‘köprü ve otoyollara zam yapılmayacak’ demesine rağmen zam yapılmasının eleştirilmesi küçük düşürücüymüş. Neymiş, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ABD’li mevkidaşına mesafeli tutumuyla övünülmesini komik bulduğunu söylemiş bir yorumcu; ceza gelmiş. Böyle ceza gerekçeleri olur mu? RTÜK Başkanı ve iktidar kanadının üyeleri toplanıp toplanıp kim kimi küçük düşürmüş, kim kimle alay etmiş, nasıl rencide olmuşlar bunu hesaplıyorlar” diyen Çakırözer, “Aslında tek amaçları var haksız, hukuksuz cezalarla gerçekleri anlatan televizyon kanallarını, gazetecileri susturmak. İstedikleri tek şey var suskun bir basın, sinmiş bir basın, halkın gerçekleri bilmemesi, görmemesi, işitmemesi”

Çakırözer, RTÜK’ün 2023 yılı ceza karnesini şu şekilde açıkladı:

“Yılın ilk 11 ayında Halk TV, FOX, TELE 1, Habertürk, Flash Haber, KRT ve TV5’e toplam 49 yaptırım uygulandı. Verilen ceza tutarı tam 22 milyon lirayı geçti. Yüce Meclis çatısı altında bir kez daha hatırlatmak isteriz ki: RTÜK’ün görevi sarayın, iktidarın sopalığını yapmak değildir, kendini mahkeme yerine koymak hiç değildir. RTÜK’ün görevi televizyon kanallarını, medyayı karartmak değil, yaşatmaktır, özgürlüğünü korumaktır. RTÜK’ün haksız hukuksuz cezaları, basın sektöründeki sorunların temeli olarak görülen sendikalaşma hakkı başta olmak üzere ilgili yaşanan sorunlar, yaşadığımız bu kara tabloyu maalesef daha da karartıyor. Hep diyoruz: Demokrasinin olmazsa olmazı basın özgürlüğüdür. Ülkemizde demokrasinin, hukuk devletinin işler hâle getirilebilmesi için işe önce basın özgürlüğünden, önce ifade özgürlüğünden, önce gazetecilerin çalışma koşullarını iyileştirmekten başlamalıyız diyorum.”

Türkiye’de basın özgürlüğünün önündeki engellerden bir diğerinin de gazetecilerin sendikal mücadelede yaşadığı sıkıntılar olduğunu dikkate getiren Çakırözer, Sputnik Türkiye irtibat bürosunda çalışan 24 basın emekçisinin 100 gündür grevde olduklarını dile getirdi.

Çakırözer şunları söyledi:

“Gazetecilerin ekonomik, sosyal hakları konusunda yaşadığı sıkıntılar ile çalışma şartlarının korunması ve iyileştirilmesi aslında hepimiz için çok önemlidir. Ancak gazetecilerin bu nedenle verdiği örgütlü mücadele sendikal mücadelenin önü kesilmekte. Ülkemizde Sputnik Türkiye olarak yayın yapan haber ajansının Türkiye irtibat bürosunda çalışan 24 basın emekçisi tam yüz gündür, evet tam yüz gündür grevdeler! Yüz gündür seslerini duyurmaya çalışıyor, haklarını arıyorlar.”

“Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sı işverenleri tarafından çiğnenmekte, sendikal hakları yok sayılmakta ve grevdeki çalışanların yerine yasa dışı bir şekilde yeni basın emekçileri işe alınmakta. Maalesef, gazetecilerin yaşadığı bu hukuksuzluğu gören duyan yok! Çalışma Bakanlığı sessiz, bu insanlar işsiz, büyük bir adaletsizlik var diyoruz, onlar bizim sorularımıza yanıt diye mevzuatı gönderiyorlar hiç utanmadan. İktidarı eleştiren yayınlara ceza için fırsat kollayan, şahin kesilen RTÜK’ten, söz konusu emekçinin yenen hakkı olunca çıt yok, en temel muhataplardan biri İletişim Başkanlığı başka işlerle o kadar meşgul ki gözü 24 basın emekçisinin derdini, yaşadıkları hukuksuzluğu görmüyor bile.”

“Yani kendi basın emekçilerimizin hakkını yiyen yabancı bir medya kuruluşu ile Türkiye’nin bakanlıkları ve iletişimle ilgili kurumları yüz gündür üç maymunu oynuyor, Sputnik Türkiye’den çıkarılan basın emekçileri direniyor. Buradan, Meclis kürsüsünden onların direnişine selam gönderiyoruz. Bir an önce, onlara yönelik bu hukuksuzluğun, bu mağduriyetin giderilmesi için de başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını, RTÜK’ü ve İletişim Başkanlığını göreve davet ediyoruz.”

Milyonların ifade ve basın özgürlüğünü kısıtlayan sansür yasasının bir yılını doldurduğunu belirten Çakırözer, sansür yasası kapsamında tutuklanan, soruşturmalara maruz kalan gazetecilerin sayısını da açıkladı.

Çakırözer, “Sadece gazetecilerin değil, milyonlarca yurttaşımızın basın ve ifade özgürlüğünü tırpanlayan sansür yasası Meclisten geçeli bir yıl oldu. O dönem hem komisyonlarda hem Genel Kurulda Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer muhalefet partileri olarak bizler, özellikle yasadaki 29’uncu maddeyle TCK’ye ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ diye yeni icat ettiğiniz suç unsuruna ve bunun karşılığı hapis cezası getirilmesine karşı çıktık. Kaygılarımızı dinletemedik, dinlemediniz. Yasanın mimarı olarak adlandırılan kişi ‘Haber verme sınırını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları dezenformasyon suçu oluşturmaz’ dedi. Yasa çıktı, ne oldu sonra? Aradan geçen bir yılda, gazeteciler yargıdaki çürümeyi, rüşvetleri, cinsel tacizi, deprem sonrası ihmalleri yazdılar diye, sosyal medyadan paylaştılar diye bu yasa kapsamında soruşturmalara maruz kaldı, gözaltına alındı ve hatta tutuklandılar. Sığınmacı karşıtı haberler gerekçe gösterilerek gözaltına alınan gazeteci Süha Çardaklı altmış bir gündür Sincan Cezaevinde tutuklu; gerekçesi işte, tam da bu madde. Sadece o mu? İşte, veriler, Türkiye Gazeteciler Sendikasının istatistikleri burada. Yasa kabul edildiğinden bu yana bu maddeyle yani TCK 217/A kapsamında 33 gazeteci hakkında soruşturma açıldı, 6 gazeteci gözaltına alındı, 4 gazeteci tutuklandı. Hani şimdi nerede bu yasanın garantörü vekiller, görüşmelerde “Madde 29’dan hiçbir gazeteci tutuklanmayacak.” diyen vekiller; işte sizin sözünüzün güvencesi, geçerliliği bu kadar” diye konuştu.

Çakırözer, ceaevinde tutuklu 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalattin Can’ın durumuna da dikkat çekerek, denetimli serbestlikten faydalandırılmamasını eleştirdi. Çakırözer, “Tutuklu yazar, 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can’ın durumuna da dikkatinizi çekmek isterim; sağlık durumu iyi değil. Doktorları ‘Ameliyat olmalısın, kalbin zorlanıyor’ diyor, önümüzdeki haftalarda ameliyat olması gerekiyor ama cezaevi koşulları uygun değil. Beş günde cezaevinden çıkacak hatta beş güne gerek yok, işlemi yapılıp çıkacak insan tam seksen beş gündür zindanda. Denetimli serbestlik hakkını kullanmasına izin vermiyorlar çünkü infaz kurulları kendini yargı yerine, hukuk yerine koymuş durumda; keyfî şekilde şu anda Silivri’de tutuluyor. Celalettin Can’ın da bir an evvel tedavisine başlanması için derhâl serbest bırakılması gerekiyor” dedi.