Sendikalı oldukları için işten atılan işçiler: Trendyol işçiye hesap verecek

DGD-Sen ile PTT-Sen' üye olmalarının ardından işten çıkarılan Trendyol’un İstanbul Esenyurt deposundaki 14 işçi, eylemlerini şirketin genel merkezi önüne taşıdı. İşçiler, "Trendyol işçiye hesap verecek" dedi.

Sendikalı oldukları için işten atılan işçiler: Trendyol işçiye hesap verecek

Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası (DGD-Sen) ile Posta, Telefon ve Telekomünikasyon İşçileri Sendikası’na (PTT-Sen) üye olmalarının ardından işten çıkarılan Trendyol depo işçileri, bugün genel merkez önünde yaptıkları eylemle haklarını aradı.

İstanbul’un Esenyurt ilçesinde 600 işçinin çalıştığı Trendyol deposunda küçülme ya da performans gerekçe gösterilerek en az 54 işçi geçen ağustos ayı sonunda işten çıkarıldı. Bu işçilerden 14’ü Esenyurt’taki depo önünde yaptıkları eylemi bugün Trendyol’un Maslak’taki genel merkez binasına önüne taşıdı.

İşçiler, “Trendyol işçiye hesap verecek” yazılı pankartla “Sendika hakkımız, söke söke alırız”,“Trendyol’dan alma, zulme ortak olma” ve “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek” sloganıyla bina önünde bir yürüyüş yaptı.

EYLEME POLİS ABLUKASI

Polis ve çevik kuvvet ekiplerinin yoğun güvenlik önlemi aldığı eyleme Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu ile eski HDP Milletvekili Musa Piroğlu da katıldı.

İşçilerden Emre Özdek, 25/2 koduyla işten çıkarılan ilk kişi olduğunu belirtti.

“Buradaki çalışan işçi arkadaşlarımızın sesini duyun, duyurun” çağrısı yapan Özdel, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu bir emek mücadelesi. Patronlar işlerine geldikleri zaman yasaların arkasına sığınıp bizi böyle polis ordusuyla karşı karşıya getirmeyi biliyorlar. Sanki çok yasalara riayet ediyormuş gibi böyle Anayasa’dan taraf aldıklarını görüyoruz. Bu çok komik, çok ironik. Burada sanki biz gaspçı, sanki hakkımızı değil de hakkımız olmayan bir şeyi almak için mücadele ediyormuşuz gibi lanse edilip duruluyor. Arkamızdaki polis ordusunu görüyorsunuz. Sürekli polisle kafa kafaya da getiriliyoruz. Bunun sebebi hakkımızı çalan patronların yasayla veyahut da mahkemelerle, yasa denetçileriyle herhangi bir şekilde muhatap olmamaları. Bu konuda yasa denetçilerini, Çalışma Bakanlığı’nı herkesi göreve davet ediyoruz. Bizler işçiyiz, hakkımızı istiyoruz. Hakkımızı istemek için de en doğal hakkımız Anayasa ile bize vermiş olduğunuz sendika hakkımızı gasp eden patronlara karşı bizi nasıl böyle polisle kafa kafaya getiriyorsanız hakkı gasp edilmiş işçilerin hakkını gasp edenleri de polisle, yasalarla kafa kafaya getirip artık işçinin sesinin duyulması gerektiğini söylüyorum.”

‘İHBAR TAZMİNATIMI BİLE ALAMADIM’

İşçilerden Muhammet Cengiz ise, “İşe giriyoruz. Bize öyle bir sözleşmeler yaptırıyorlar ki girdiğiniz zaman zor olsun, çıkacağınız zaman da öyle kolay çıkmayın ama isterse onlar atabilsin. Ben de gencim, çalışmak zorunda kaldığımız için kredimiz var, geçindirmek olduğumuz bir ailemiz var. Üniversiteye gitmek için para biriktirmemiz gereken bir sürü arkadaşımız gibi ben de varım yani. Bundan men alarak bizi yalnızlaştırmaya ve köleleştirmeye doğru ilerletiyorlardı” dedi.

Cengiz, ayrıca bazı işçilerin ihbar tazminatını bile alamadıklarını dile getirerek, alabilenlere de az bir miktar yatırıldığını söyledi.

‘SENDİKALI OLDUĞU ÖĞRENİLDİĞİ AN KAPININ ÖNÜNE KONULUYORLAR’

PTT-Sen Genel Başkanı Süleyman Şen de bakanlara seslenerek şunları dile getirdi:

“Ey bakanlar, bu işçiler sizin denetlemediğiniz yasalar yüzünden bu hâle geliyor. Müfettiş göndermiyorsunuz. Müfettiş sayısı yetersiz. Bu işçilerin hakları gasp ediliyor. ‘Sendika, anayasal hak’ diyorsunuz. İşçi, kapının önüne konuyor. Neredesiniz siz? Denetleyin bu yasaları. Kandırıyorsunuz işçileri. 30 gündür bunu anlatıyoruz. Memleketin dört bir yanında işçiler sendikalı olduğu öğrenildiği an kapının önüne konuluyorlar. Ne yapıyor bu sendikal kanunlar, ne işe yarıyor? İşçilere mahkeme yolu gösteriliyor. Git mahkemeye, kazansın. Ya sen bir dakikada atacaksın, oturduğun yerden gireceksin 25/2’ye, ahlaksızlık koduyla atacaksın işçiyi; ondan sonra mahkemeyle kazansın. 3 kuruş para için 3 sene mahkeme kapılarında işçiler sürünecek. Böyle bir dünya yok. Buna müsaade etmemeye çalışıyoruz. Bir avuç sendika var. Buna direnen, buna karşı durmaya çalışan gerçekten bir avucuz, direnmeye çalışıyoruz. Neredesin Bakan Bey? Nerede senin müfettişlerin? Trendyol’u niye görmüyorsunuz? Çin’den gelecek sermayeyi ürkütmek mi istemiyorsunuz? O yüzden mi bakmıyorsunuz Trendyol’a? Bunu soruyoruz.”

‘MUHALEFETTEN KİMSEYLE GÖRÜŞEMİYORUZ’

DGD-Sen Genel Başkanı Neslihan Acar, kuruldukları günden beri depo işçileriyle direnen bir sendika olduklarını vurguladı. Acar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çok basit talebimiz var. Bunu söylemekten haya etmiyoruz, bunu söylemekten utanmıyoruz. Buna direnmeyenler utanacak. Olduğumuz yeri korumaya çalışıyoruz. Buradan herkes ders çıkartacak. Bu memlekette pandemi yaşandı. Teker teker bütün emekten yana olduğunu söyleyenlerle beraber sendikalarla, meslek örgütleriyle, yasasıyla, devletiyle, sermayesiyle itiş kakış işçi sınıfı dünyada iş yerlerine tıkıldı, kitlesel hâlde katledildiler. Pandemi sonrası işçi sınıfı tek tek, yavaş yavaş ayaklanmaya başladı. Dedi ki ‘Bu kadar korkunç bir sömürü örmüşsünüz. Bana da bir parça hak vereceksiniz ya da bu hakkın kendisini, edindiğim hakları korumama müsaade edeceksiniz ya da bunun önüne engel olmayacaksınız. Ey devlet bu haklarımı kullanmamı engellemeyeceksin. Buralara denetçi vereceksin’. Seçim falan muhalefet de aynı hizaya çekildi. Bir tane biz muhalefetten kimseyle görüşemiyoruz. CHP’sinden, İYİ Partisi’nden ‘İşçi sınıfına gelecek günler yakın, her şeyi biz çözeriz, her şey güzel olacak’ diyenlerin şimdi telefonlarına dahi ulaşamıyoruz.”