Küba Devrimi’nin önderi, yoldaş Fidel…
Hayatı boyunca yaptıkları ile insanlığın sosyalizme olan ihtiyacını en çıplak şekilde gösterdi. Küçücük bir sosyalist adanın, etrafını saran emperyalistlere nasıl kafa tuttuğunu izletti, anlattı, yazdı, tartıştı yıllarca.
1959 yılında gerçekleşen devrimden 1976’ya kadar Küba başbakanlığı, 1976-2008 arasında da Küba devlet başkanlığı yaptı. 1961 ile 2011 yılları arasında da Küba Komünist Partisi Birinci Sekreterliği sorumluluğunu yaptı. Ayrıca 1979-1983 ve 2006-2008 yılları arasında Bağlantısızlar Hareketi’nin genel sekreterliği görevini üstlendi.
Fidel Castro, Santiago’daki Katolik okullarında ve Havana’daki Belén İlahiyat Okulu’nda öğrenim gördü. 1950’de Havana Üniversitesi’nden hukuk doktoru olarak mezun oldu.
Öğrencilik yıllarında Küba Halk Partisi’ne girdi. 1950-52 arasında avukatlık yaptıktan sonra Temsilciler Meclisi seçimleri için Küba Halk Partisi’nden adaylığını koydu. Ancak 10 Mart 1952’de iktidardaki hükümeti deviren Küba’nın eski başkanlarından General Batista seçimleri iptal etti.
Fidel bu olayın ardından Batista diktatörlüğünü yıkmak için 26 Temmuz’da Santiago’daki Moncada Kışlası’na 165 arkadaşıyla birlikte bir baskın düzenledi; ancak başarısızlığa uğradı. Olayın üzerine tutuklanan Fidel, 16 Ekim 1953’te Santiago’daki Küba Yüksek Mahkemesi’nde yapılan yargılamada ‘Sayın yargıç siz beni mahkûm edin! Tarih beni haklı çıkaracaktır!’ cümlesiyle biten ünlü savunmasını yaptı ve 16 yıla mahkum oldu. 21 aylık hapisten sonra cezasının geriye kalan bölümü bağışlandı.
1955’te 26 Temmuz Hareketi’ni kurdu. Hareketin üyeleri ile 2 Aralık 1956’da Granma yatıyla Küba’ya dönerek karaya çıktı. Burada çıkan çatışmada birçok üyenin öldürülmesi sonrası Fidel, aralarında kardeşi Raul ve Che’nin de olduğu 12 yoldaşı ile yola devam ederek Maestra Dağları’na ulaştılar. İki yıl boyunca gerilla eğitimi ile güçlenen Fidel ve arkadaşları, 1 Ocak 1959’da Batista’nın kovulması ve Santa Clara, Santiago de Cuba’nın Fidel, Raul ve Che’nin liderliğine geçmesiyle başarıya ulaştı.
Küba devriminin ilk yıllarında kiralar düşürülmüş, toprak reformu başlatılmış ve kamulaştırma süreci hızlandırılmıştı. Tabii bu durum ABD şirketlerini ve hükümetini kısa süre sonra rahatsız etti. Yıllar boyu sürecek olan emperyalizmin ekonomik ambargosu bu dönemde başlar. Bu arada Küba o zamana kadar ABD’ye satılan şekeri SSCB’ye satmaya başlar. Elbette bütün bunlar yaşanırken SSCB’nin Küba’ya sağladığı önemli miktardaki mali desteği de belirtmek gerekir.
Fidel ile beraber Küba, sosyalizmin Marksist-Leninist yorumuna bağlılığını her daim sürdürmüştür.
2006’da sağlık sorunları nedeniyle yetkilerini geçici olarak, o dönem başkan yardımcısı olan Raul Castro’ya devretti. 2008’de ise, 1976 yılından beri sürdürdüğü Küba’nın en yüksek yönetim organı olan Devlet Konseyi Başkanlığı görevini bıraktığını açıkladı.
25 Kasım 2016 tarihinde ise yoldaş Fidel, Havana’da hastalığına yenik düşerek hayatını kaybetti.
Ama Küba hala Fidel ile birlikte…
NATO'nun Rusya topraklarına saldırı planlarını kamuoyu önünde açıkça ilan etmesi, Moskova'da tepki topladı. Lavrov, İttifak'ın…
Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, ABD'de Kiev'e nükleer silah verme olasılığının tartışıldığına dikkat çekerek…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ahmet Türk ile ilgili bir soruya "Görüşme talebimize inktikal etmedi…
Sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek tutuklanan eski AKUT Başkanı Nasuh Mahruki cezaevinden gönderdiği mesajında yargıya…
Marmara Gölü’nün tarım alanına dönüştürülmesine karşı açılan davayı yurttaşlar kazandı. Mahkeme kararında, gölün tarımsal faaliyetlere…
MHP lideri Devlet Bahçeli'yle görüşen Ufuk Uras çareyi yine AKP'nin adım atmasında buldu. Uras, "Devlet…