Evrim, genetik ve Dobzhansky
“Dünyada yaşayan iki ya da üç milyon türü yaratmanın anlamı nedir? Yaratıcı, Kaliforniya petrol arazilerinde yaşayan psilopa petrolei ya da sadece bazı Karayip adalarındaki bazı kum yengeçlerinin vücudunda yaşayan drosophila türlerini yaratırken şakacı bir ruh hali içerisinde miydi?"
Dikkatinizi çekmiştir, yazılarımda sık sık, hatta düzenli bir biçimde akademinin bir entelektüeller topluluğu olduğunu/olması gerektiğini vurguluyorum. Burada amacım, entelektüel sözcüğünün anlamıyla uyum içinde, farklı alanlarda ayrıntılı bilgiye sahip olup, bunun asıl çalışma konusuna uyarlanabilmesi. Tek yönlü, paradigma içine sıkışmış bilginin yaratacağı sıkıntıları yazarken de (1) “içten beslenme”nin sorunlarını anlatırken de (2) hep bu noktayı vurgulamaya çalışıyordum. Farklı kaynaklardan beslenme, bilim insanının yaratıcılığı için en kolay yoldur. Bu yol da ya, ülkemizde genellikle amacı dışında kullanılsa da “bilgi ve görgüyü artırmak” için geçici olarak başka merkezlere gitmekten ya da çoğul okumadan geçmektedir. Örneğin, “tüp bebek” olarak bilinen in vitro fertilizasyon yaklaşık elli yıl önceki çalışmalara dayansa da en ciddi atılımını veterinerlerin çok daha öncesinden bu tip uygulamaları olduğu öğrenildiğinde yapmıştı.
Yıllar önce çok uluslu bir şirket yetkilisiyle (CEO) yapılan bir röportajda “elimizde tek tek her konuda yetkin uzmanlar var ama iki konuyu birden bilen bir kişiyi bulmakta zorlanıyoruz ve asıl gereksinimiz de bu” demesi dikkatimi çekmişti. Bilginin çok küçük parçalara ayrılmasının artık sermayeyi de rahatsız ettiğini düşünmüştüm. Endüstri Mühendisliği örneğin, böyle bir gereksinim sonucu, mühendislik ile işletme bilgilerinin bir araya getirilmesiyle ortaya çıkmıştı.
Bu bağlamda en iyi örnek genetik ve evrimin bir araya gelmesi olsa gerek. 1859 yılında Darwin ilk kitabı Türlerin Kökeni’ni yayınlayarak bilim dünyasında kuramını yaygınlaştırma olanağı yakalamıştı. Kitap, arka arkaya pek çok baskı yapıp, tüm zamanların en yüksek satış rakamlarından birine ulaşsa da evrimin bilim çevrelerinde onaylanmasıyla ilgili ciddi sorunlar devam ediyordu; kalıtımla evrimin bağı kurulamıyordu. Aslında Darwin zamanında Gregor Mendel de çalışmalarını yürütüyordu ve ilginçtir sayfa kenarlarına “köken” diye not almıştı. Ancak Mendel’in çalışmalarının önemi 1904 yılına dek anlaşılamadı. Neyse, her iki bilimde ciddi gelişmeler kaydedilse de 1930’lu yılların ortalarında bile birbirlerinin ulaştığı noktalardan habersizdiler. İşte tam da böyle bir dönemde hem genetikçi hem de biyolog olan Thedosius Dobzhansky 1937 yılında Genetik Bilimi ve Türlerin Kökeni adlı kitabını yayınladı. Kitap evrimin genetik açıdan anlamını net bir biçimde ortaya koyuyordu. Adı konulmasa da biyolojik tür kavramı bütün açıklığıyla tanımlanmıştı. “Kitap, doğal olarak genetik varyasyon temelliydi; evrimsel genetiğin kurucu babalarının çizdiği temel yaklaşımları kullanarak türlerin oluşumu meselesini o zamana dek görülmemiş bir derinlikte ve bolca doğal örneğe başvurarak ele alıyordu.” (3) Bu aşamadan sonra evrim kuramı biyoloji biliminin merkezine otururken, genetik biliminin de önü açılıyor ve olağanüstü olarak nitelendirilebilecek gelişmeler sağlanıyordu.
“Modern Sentez” olarak bilinen bu yaklaşım, genetiği, paleontolojiyi ve diğer pek çok bilim alanını evrimin güçlü bir açıklaması için bir araya getirmiştir: “Bu çalışmayla mutasyonların ve doğal seçilimin geniş ölçekli evrimsel değişimlere nasıl yol açtığı gösterilmiştir. Modern sentez, evrim çalışmasına son noktayı koymak yerine, ileriki araştırmalar için bir temel teşkil etmiştir.” (4)
Dobzhansky şöyle diyordu: “Dünyada yaşayan iki ya da üç milyon türü yaratmanın anlamı nedir? Yaratıcı, Kaliforniya petrol arazilerinde yaşayan psilopa petrolei ya da sadece bazı Karayip adalarındaki bazı kum yengeçlerinin vücudunda yaşayan drosophila türlerini yaratırken şakacı bir ruh hali içerisinde miydi? Tüm bunlar evrim teorisinin ışığında anlaşılabilir bir hal alıyor; fakat bunların Tanrı’nın işi olduğunu düşünecek olursak, durduk yerde birçok tür yaratmak ve çoğunun neslinin tükenmesine izin vermek ne kadar da anlamsız bir etkinlik olurdu!” (5)
Belki Marks’ın “İleride tek bir bilim olacaktır, o da tarih bilimi; toplumun ve doğanın tarihi” sözünün gerçekleşmesine daha zaman var ama bilginin birleşmesinin yararları sürekli kanıtlanıyor.
(1)https://yurtsever.org.tr/2024/bilgi-yaraticilik-ikilemi-527413/
(2) https://yurtsever.org.tr/2024/icten-beslenme-sorunu-527912/
(3) https://bilimvegelecek.com.tr/index.php/2016/06/01/darwin-devrimi-3-dobzhansky-ve-mirasi/
(4) http://evrimianlamak.org/e/P1:evrim_tarihi_4_2
(5) https://eksisozluk.com/theodosius-dobzhansky–907612