Mehmet Görmez: Cumhuriyet İslam'ın üçüncü büyük kaos dönemiydi

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, İslam'ın dördüncü büyük kaos dönemini yaşadığını söylerken "Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışı ve sonraki dönem" diye tanımladığı üçüncü kaos dönemiyle Cumhuriyeti hedef aldı.

Mehmet Görmez: Cumhuriyet İslam'ın üçüncü büyük kaos dönemiydi

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, İstanbul Beşiktaş’taki Ertuğrul Tekkesi’nde bir grup gazeteciyle yaptığı görüşmede, İslam’ın dördüncü büyük kaos dönemini yaşadığını söylerken “Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışı ve sonraki dönem” diye tanımladığı üçüncü kaos dönemiyle Cumhuriyeti hedef aldı.

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “İslam medeniyetinin üç büyük kaos dönemi oldu daha önce. Her birinde kaosun aşılması için öze dönüş arayışına girildi. Her biri ayrı bir sorun yarattı. İlki, üçüncü halifenin şehit edilmesinin ardından oluşan haricilikti. İkincisi Moğol saldırısı dönemi. Üçüncüsü Osmanlı imparatorluğunun yıkılışı ve sonraki dönem.” diye konuştu.

Görmez, sözlerini “Şu an yaşadığımız dönem de bir kaos dönemidir. Ama bu durum İslam’ın Ortaçağı olarak adlandırılamaz. Avrupa’da mezhep savaşları olurken yüzyıl boyunca Hıristiyanların yarısı diğer yarısını katletmişti. Bugün de öze dönüş adıyla kendi ideolojilerini dini metinlere söyletmeye çalışıyorlar.” diye sürdürdü.

“Diyanet’in özerkliği ülkemiz, bölgemiz ve dünya açısından çok önemli”

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kamu tüzel kişiliği olmadığını söyleyen Mehmet Görmez “özerklik” istedi. Görmez, bununla da yetinmeyerek camilerin mülkiyetinin ve “din eğitimi, hizmeti ve kültürü” ürettiğini ileri sürdüğü tarihsel ve geleneksel vakıfların da Diyanet’e bağlanmasını istedi.

2016 bütçesi 6,5 milyar liraya (eski parayla 6,5 katrilyon) çıkartılan ve sadece 9 bakanlığın bütçesinin gerisinde kalan Diyanet’in tüzel kişiliği olmaması nedeniyle şikayet eden Mehmet Görmez, “Diyanet mesela kendisine saldıran herhangi bir kişiyi mahkemeye veremiyor. Çünkü kamu tüzel kişiliği yok. Ancak başbakanlık karar verecek o müracaat edecek.” dedi.

Görmez, Diyanet’in bu haliyle yoluna devam edemeyeceğini iddia ederken, hızını alamayarak “Bir defa aşamalı olarak daha özerk bir yapıya kavuşmasının, hem ülkemiz açısından hem bölgemiz hem de dünyamız açısından daha önem kazandığını düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

“Dış mihraklar Alevilik üzerinde toplumsal mühendislik yapıyor”

Diyanet İşleri Başkanı, Alevilerin eşit yurttaşlık taleplerinin karşılanması için pek çok çalışmalar yaptıklarını ileri sürerken Alevi örgütlerini suçlamayı da ihmal etmedi. Görmez “Türkiye’de 12 Alevi ocağı vardır. Bunlar mürşid, pir ocaklarıdır. Bize göre onların talepleri çok, çok önceden karşılanmalıydı. Bu kadar geç kalınmamalıydı. Çünkü geç kalındıkça ve kırsaldan kente göçle birlikte Alevi ocaklarının etkisi azaldı, şehirli yeni örgütlenmeler oluştu. Almanya başta olmak üzere dışarıdan da Alevilik üzerinde toplumsal mühendislik çalışmaları oldu” diye iddia etti.

Görmez’den gerici tarikatlara övgü

“Hendekler” gündemine de giren Görmez, “Bölgede “hendek kazmak sünnettir” diyen ve medyaya “PKK imamları” diye yansıyanların hiçbirisi bize bağlı değil, dini bilen, Kur’an ve sünnet hakkında bilgisi olan kimseler de değil. Üzülerek belirteyim, son birkaç yıl içinde PKK terör örgütü dini kullanmak için pek çok insanın başına sararak belediyelerde iş verdi. Kendi dini örgütünü onlar üzerinden kurmaya çalıştı. Dini ideolojik olarak kabul etmediği halde halkı din üzerinden aldatmak için dini, çok çirkin bir yönteme başvurdu.” ifadelerini kullandı.

Görmez, bölgedeki gerici tarikatları da överek, “O bölgede çok büyük alimler, gelenekler var. Bu geleneği bilen o büyük âlimlerden herhangi birisinin böyle herhangi bir açıklaması olmadı.” diye konuştu.

El Ezher’e rakip medrese: Uluslararası İstanbul İslam Üniversitesi

Diyanet’in son projesinin İstanbul’da Mısır’daki El Ezher’e rakip bir medrese kurmak olduğunu da açıklayan Görmez, “İstanbul’da El-Ezher benzeri bir uluslararası ilahiyat üniversitesinin açılması için Diyanet olarak biz çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bunun gereğini inanıyoruz. Üç dilde, Türkçe İngilizce ve Arapça eğitim verecek, dünyanın her yerinden öğrencilerin ve hocaların olacağı, sosyoloji ve tarihin de okutulacağı bir ilahiyat üniversitesi ülkemiz için de bölgemiz ve dünya için de çok önemlidir.” dedi. Bunun şimdiye kadar düşünülüp yapılmamasının maliyeti Balkanlara da Kafkasya’ya da Ortadoğu’ya da Kuzey Afrika’ya da çok ağır olmuştur.