Yeni Akit yazarından itiraf gibi yazı: Erdoğan el etek çekse AKP bir ay dayanabilir mi?

"Kılıçdaroğlu veya Bahçeli Cumhurbaşkanı olsa ideolojik tabanlarına rağmen CHP ve MHP de un ufak olur"

Yeni Akit yazarından itiraf gibi yazı: Erdoğan el etek çekse AKP bir ay dayanabilir mi?

Yeni Akit yazarı İbrahim Bekiroğlu, yeni anayasa ve başkanlık sistemi tartışmalarıyla ilgili olarak, “Devlet yönetimindeki iki başlılık siyasi partilerin katilidir. Lider ne zaman partiyi bıraksa parti mensupları birbirine giriyor. Özal Cumhurbaşkanı olduktan sonra ANAP bölünmemiş miydi? Cumhurbaşkanı Erdoğan partiden el etek çekse bir ay dayanabilir mi AKP? Davutoğlu ile ve hatta Gül ile uyumsuzluğun sebebi iki başlılık değil mi? Kılıçdaroğlu veya Bahçeli Cumhurbaşkanı olsa ideolojik tabanlarına rağmen CHP ve MHP de un ufak olur” dedi.

İbrahim Bekiroğlu’nun, “Erdoğan’ın Başkanlık talebini anlamak” başlığıyla yayımlanan (15 Mayıs 2016) yazısı şöyle:

Bir Cumhurbaşkanı düşünün ki; başbakanı, bakanları, yargı yöneticilerini, tüm üst düzey bürokratları atıyor, başkomutanlık yapıyor, meclisi fesh edebiliyor, hatta kabineyi toplayabiliyor ama kendisini de aslında kendisinin atadığı Başbakan seçiyor. Özal, Demirel, Sezer ve Gül hep Başbakanın talebiyle, iktidar partisinin meclisteki gücüyle Cumhurbaşkanı oldular. Özal ve Demirel aynı zamanda seçimlerden de zaferle çıkmış parti liderleriydi. Dolayısıyla halkta bir karşılıkları vardı. Ne var ki bir numaralı koltuğa çıktıktan sonra halkla irtibatları makamları gereği kopmuş oldu.

Ahmet Necdet Sezer, Anayasa Mahkemesi Başkanıyken Başbakan Ecevit’in aday göstermesi sonucu Çankaya Köşküne çıktı. Fakat kendisini atayan Ecevit’e Anayasa kitapçığını fırlatarak ülke tarihinin en büyük ekonomik krizine neden oldu. Seçime girse bin oy bile alamayacak bir insan ülkenin kader defterinin kalemini eline alıp istediğini yazıp çiziyordu. Sezer AKP hükümetine de çok zorluklar çıkarmıştı. Kendisini seçen Ecevit iktidarı kaybedeli çok olmuştu ama halkın oylarıyla iktidara gelen Erdoğan hükümetinin tüm atama kararlarını geri çeviriyordu. Devlet kurumları onun inadı yüzünden yıllarca vekaletle yönetildi. Neyse ki Gül’ün Başbakan Erdoğan liderliğindeki AKP tarafından Cumhurbaşkanı yapılmasıyla sorun çözülmüş oldu.

Şimdi günümüze gelelim ve Tayyip Erdoğan’ın durumuna bakalım. O, tek başına %50 oy almış ve oy vermeyenlerin %20’sinin sempatisini kazanmış bir lider… Yani toplumun çoğu ona güveniyor ve destek veriyor. Lakin seçimleri kazandıktan sonra hep otoriteyi paylaşmak durumunda kaldı. Başbakan kalsa süper yetkiler Cumhurbaşkanı’nda kalacak. Cumhurbaşkanı kim? Onun atadığı ve makamını ona borçlu bir partili. Atadığı Cumhurbaşkanı sadece çıkardığı kanunları değil onu bile veto edebilir. Cumhurbaşkanı olsa hiyerarşide kendisinden sonra gelen Başbakan’ın kendisinde olmayan yetkileri olduğu için ülkeyi onunla birlikte yönetecek. Erdoğan yıllarca arkasındaki halk desteğine rağmen ülkeyi tek başına yönetemedi.

Çift başlılık Cumhuriyetin kuruluşundan beri devam ediyor. Çünkü halk iradesi ile ya da mücessem olmuş hali olan seçimden çıkan sonuçla ülkeyi yönetenler arasında bir uyumsuzluk var. Halkın seçtiği değil, halkın seçtiğinin seçmek zorunda olduğu kişi seçilenle birlikte devleti yönetiyor. Bu çelişkiyi gidermenin yegane yolu Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık makamlarının mutlaka birleştirilerek gücün seçilmiş siyasetçi ve partisinde toplanmasının sağlanmasıdır.

Bu mesele Erdoğan’a münhasır bir mesele değildir. Erdoğan’ın yetkisini aştığını ya da Anayasa’daki sınırlarına çekilmesi gerektiğini söyleyenler çok iyi biliyor ki Erdoğan hak ettiği yetkisine erişmeye çalışıyor. O, tek adam olmaya çalışmakla itham edilemez. Çünkü hiçbir toplumda iki ya da daha fazla lider olamaz. İlle de tek adamı kontrol altında tutmak istiyorsanız yasaları güçlendirir, seçimlerde de oy vermezsiniz. Kaldı ki seçmen de tek adamlığa karşı değil. Fıtrat, hatta yasalar bile tek lider istemiyor mu? Siz hiçbir köyde iki muhtar gördünüz mü? Kimse çıkıp da bir muhtar diğerini denetler ya da diğerine kuvvet verir dedi mi hiç? Çıkacak kargaşayı herkes bildiği için diyemez. Öyleyse koca bir devleti neden iki kişi yönetsin ki? Devlet HDP’nin belediyesi mi ki bir asıl bir de saksı eş-başkan olsun?

Hem devlet yönetimindeki iki başlılık siyasi partilerin katilidir. Lider ne zaman partiyi bıraksa parti mensupları birbirine giriyor. Özal Cumhurbaşkanı olduktan sonra ANAP bölünmemiş miydi? Cumhurbaşkanı Erdoğan partiden el etek çekse bir ay dayanabilir mi AKP? Davutoğlu ile ve hatta Gül ile uyumsuzluğun sebebi iki başlılık değil mi? Kılıçdaroğlu veya Bahçeli Cumhurbaşkanı olsa ideolojik tabanlarına rağmen CHP ve MHP de un ufak olur. Öyleyse Erdoğan istediği için değil, hem devlet yönetiminde hem de partilerde (siyasette) bütünlüğü sağlamak için Başkanlık şarttır.