Her yazarın kitabının; yaşadıkları, ufku ya da hayal gücü kadar olduğu söylenir.
Peki ya okuduğunuz kitap; yaşam, bellek, ve hayal edilen şeyin güce dönüşme kavgasını almışsa adına işte orada kitaba sığdırılanların değil, kitaba sığdırılamayanları okursunuz. İş çoktan yazardan, kitaptan ve hatta okuyucudan çıkmış; son sayfasını bitirdiğiniz an, artık hangi ilk sayfadan başlayacağınızın tercihi kalmıştır sizlere.
Bu bir tercih romanıdır. “Bir insan ömrünü neye vermeli?” sorusuna onlarca cevaptan biricik olanları tercih edenlerin, kuşaktan kuşağa geçen izdüşümünün romanıdır. Akıntıya karşı kürek çekenlerin, ellerinin birbirine değmesinin romanıdır.
Zonguldak’tan, Antakya’dan yoğrulan hamurun İstanbul’da şeklini bulması sonrası, Ankara’da Ethem ile kesişmesi bir tesadüf değil. Adını, annesinin yaşamasına borçlu olduğu bir devrimciden alan Mehmet’in yolunun devrim mücadelesi ile kesişmesi bir tesadüf değil, Berkin’in almaya gittiği ekmeğin, bir çocuğun uykudan önce dinlediği bir masala dönüşmesi tesadüf değil.
Bu bir tercih romanı.
1980 sonrası doğan; liselerde, üniversitelerde , mahallelerde ellerine ayetler tutuşturulan gençliğe “Komünist Manifesto” okutan ve onlardan en fazla beş yaş büyük olanların; 1996 İstanbul Üniversitesi İşgalini örgütleyenlerin; Cumartesi Anneleri eyleminde polis copuna karşı annelere siper olanları; yasaklı 1 Mayıslarda üniversitelerde kantin kantin dolaşanların ellerindeki en değerli şeye sahip çıkmalarının romanıdır bu.
Söylenmemiş bir sevdaya ne aracılık edebilir? Elden ele dolaşan ve bir türlü sahibini bulamayan bir roman mı yoksa?
Bu bir tercih romanıdır. Yoldaşlığın en değerli yanlarına “Yarın bizimdir yoldaşlar “ kitabının şahitlik etmesi bir tesadüf değildir.
Mücadele ah o büyük mücadele… Çoğu zaman eksilir, arttıkça bir yandan eksilir ama asla erimez. Plazalara, düzenin çarkına kaptırılan devrimciler, en yakın yoldaşı olan bilgisayarın yerine, eski yoldaşlarını yeniden ne zaman koyar? Partiye üye oldukları ilk günün heyecanı gibi, topuklu ayakkabılar çıkartılıp giyilen eylem ayakkabısı, onu Gezi’ye, partiye yeniden yoldaşlarının yanına götürür. Üniversite yıllarında devrim için mücadele edenlerin attığı tohum, gün gelir o devrimciyi büyütür…
Romanda dediği gibi hiçbir şey suya yazılmamıştır…
Evet, bu yazarın ilk kitabı ama bizlerin ne ilk kitabı ne de son kitabı olacak. O kitabın sayfaları her gün yeniden yazılıyor. Bir grevde, bir üniversite kantininde, kapısına gazete bırakılan bir gecekondu evinde, parti binasında bir toplantı odasında, bir devrimcinin çocuğuna anlattığı bir masalda, bir yoldaşın bir yoldaşına uzattığı elde…
Bu bir tercih romanı.
Komünist olmaktan, partili olmaktan, mücadele etmekten onur ve mutluluk duyanların romanı.
Sırtlarında partiyi taşırken yorulmayanların romanı.
Partilerini büyütürken kendileri de büyüyenlerin romanı.
Yeni Ülke Yayınlarından çıkan Hande Durna tarafından yazılan “Gün Doğarken Yürümek” kitabına emeği geçenlere, yani geçmişten geleceğe mücadele verenlere, bu kitabın öznesine teşekkürler.
http://gazetemanifesto.com/2018/07/01/gun-dogarken-yurumek-yapicilarin-romani/
Bu haber en son değiştirildi 18 Ekim 2018 20:45 20:45
Biri büyük kalabalıklardan korkuyor; diğeri soldan, sosyalist düşünceden, emekçilerin eşitlik mücadelesinden, kendisinin de eleştirilmesinden korkuyor.…
Yerlikaya, operasyonlarda çok sayıda dijital materyal ile çok miktarda döviz ve Türk Lirasına el konulduğu…
Bugün ülkenin acilen çözüm bekleyen sorununuysa artık çocuklar bile biliyor. Ana muhalefet partisi, parlamentoda ekonomik…
Kaynak, "Son birkaç hafta içinde çıkardıkları yasalar onlara yardımcı olacak, ancak daha fazla gücü harekete…
“İnsan özgülüğe mahkumdur.” der J. P. Sartre. Seçimlerimizle kendimiz ve insanlık hakkında hüküm veririz sürekli.…
Kürtün ilçesinde bulunan Gölönü Yaylası’na açılacak olan madenden çıkarılan cevher yine aynı il sınırlarında bulunan…