Kadın mücadelesinde bir kızıl yıldız: İKD
27-10-2023 21:04Dünya sosyalist kadın hareketinin bir parçası olarak kurulan, kadının kurtuluşunu emeğin kurtuluşu ile birlikte ele alan sosyalist bir kadın örgütlenmesi: İlerici Kadınlar Derneği.
Nimet Çakılkaya
Dünya sosyalist kadın hareketinin bir parçası olarak kurulan, kadının kurtuluşunu emeğin kurtuluşu ile birlikte ele alan sosyalist bir kadın örgütlenmesi: İlerici Kadınlar Derneği. Türkiye’nin devrimci, sosyalist mücadele tarihinde kızıl bir yıldız gibi parlıyor ve zengin deneyimi bugün de yolumuzu aydınlatıyor.
1975-1979 yılları arasında faaliyet gösteren, 30 kurucu kadınla başlayan yolculuğunda; bu kısa zaman dilimine 60 şube ve temsilciliği sığdıran, üye sayısını 15 bine ulaştıran, çıkardığı yayın 30 bin tiraja sahip bir örgütlenmeyi gerçekleştiren bir kızıl yıldız.
İKD’nin tarihini ülke ve dünyanın içinde bulunduğu koşullardan ayrı ele alamayız. 1960-1980 arasında dünyada reel sosyalizmin varlığı, emperyalizmin savaş çığırtkanlığına karşı yükselen anti-emperyalist mücadele, Türkiye’de 1961 Anayasası’nın getirdiği görece sosyalistlere alan açan örgütlenme olanakları, yükselen sosyalist- devrimci akımlar, komünistlerin sendikalaşma çabaları, yükselen sınıf hareketi İKD’nin kuruluşunu ve eylem/etkinliklerini belirlemiştir. İKD, sözü edilen koşullarda kadınların -dönemin dünya komünist hareketinin kullandığı terimlerle- barış, demokrasi, sosyal ilerleme ve emperyalizme karşı mücadelesinde örgütlü olarak ön saflarda yerini alması için verilen çabaların bir sonucudur.
Bu dönem aynı zamanda emperyalist/kapitalist sistemle ile sosyalist sistemin kavgasının yükseldiği, sermaye sınıfının işçi sınıfının kazanımlarına karşı sağ örgütlenmeleri ve sağ iktidarları desteklediği bir dönem olarak tarif edilebilir.
Sosyalistlerin, komünistlerin cezalandırılmasını sağlayan faşist İtalyan ceza yasasından alınan 141 ve 142. maddelerle Tarihsel TKP’nin yasal alanda faaliyetinin engellendiği, kitlelere ulaşmada sorun yaşadığı tarihsel bir kesitte; ’73 Atılım kararı çerçevesinde kitleselleşme ve kitlesel bir hareketin kitlesel bir parçası olarak kadın örgütü kurmak kararı alınmıştır. Tarihsel TKP’nin kadın sorunu ve kadın örgütlenmesine dair yaklaşımını özetlersek; ‘erkeklerin de kadınların da sosyalizm yolu ile tam bir özgürlüğe ve eşitliğe kavuşacakları, geniş kadın kitlelerinin devrimci sınıf kardeşleri ile proletarya devrimi savaşına bilinçli olarak katılmaları yoluyla kurtulacakları, kadının Türkiye’de yaşadığı açlık, yoksulluk ve işsizliğin kapitalist sömürü düzeninden kaynaklandığı, kadınla erkek arasındaki eşitsizliklerin kaldırılması, eşit işe eşit ücret ilkesini savunduğu’ şeklindedir ve parti yayınlarında yer almaktadır.
Tarihsel TKP’nin görevlendirdiği kadın kadrolarının öncülüğünde ilerici, sol-sosyalist birikime sahip kadınlarla birlikte demokratik kitle örgütü olarak kurma çalışmalarına 1974 yılı sonlarında başlanmıştır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 1975 yılının ve gelecek 10 yılın Uluslararası Kadın Yılı olarak ilan edilmesi ile kuruluş çalışmaları hızlandırılmıştır. Türkiye’de 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü ilk kez kamuya açık olarak İKD kuruluş çalışmaları sırasında İstanbul ve Ankara’da kutlanmıştır. İKD 3 Haziran 1975’te Çeliktepe’de bir gecekondu kiralanarak kurulmuştur.
Kuruluş çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte kamuya seslenen ‘Neden Kadınlar Örgütü?’ sorusunu sorarak yanıtlarını veren çağrı metni yayınlanmıştır. Çağrı metninde sınıf zeminine ayaklarını sıkıca basan bir örgütlenme anlatılmaktaydı. Tüm kadınlar İKD’de örgütlenmeye çağrılırken talep ve ilkeler açıkça ortaya konmuş, işçi sınıfının yanında yer alacak kitlesel bir örgütlenme hedefi belirtilmişti. “Kadınların toplumsal yaşamın her alanına daha aktif katılması, yurt ve dünya sorunlarına daha çok katkıda bulunmaları, pahalılığa, işsizliğe, savaşa, emperyalizme, faşizme ve gericiliğe karşı barışın, demokrasinin ve bağımsızlığın bilinçli savunucuları olmaları için dayanışarak örgütlü mücadele vermeye çağırıyoruz.” (1)
İKD Çalışma programında kadınların kurtuluşu için verilen mücadelenin halkın emperyalizme, faşizme ve sömürüye karşı verdiği toplumsal mücadelenin ayrılmaz bir parçası olduğu vurgulanıyordu. Derneğin hedefi ise; ”fabrikada, tarlada, büroda çalışan tüm emekçi kadınların, emekçi eşlerinin, ev kadınlarının ve kadın sorununun bilincine varmış tüm ilerici kadınların derneğin çatısı altında birleşerek örgütlenmesini sağlamaktır.” şeklinde belirtiliyordu.
İKD emekçi kadınları ve sorunlarını ele alan bir çizgi izlemiş, kadınları toplumsal mücadeleye kazanmanın yollarını döşemiştir. Amaçları ve mücadele hedefleri “Eğitimde, iş bulmada, terfide gerçek eşitlik sağlanmalıdır. Analık toplumsal bir işlev sayılmalıdır. Eşit işe eşit ücret verilmelidir. Var olan yasal hak ve eşitlikler hayata geçirilmeli, yasalarda kadını aşağılayan maddeler düzeltilmelidir. Kadınlar barışın, demokrasinin, ulusal bağımsızlığın ve toplumsal ilerlemenin uyanık savunucuları olmalıdır.” ifadeleriyle tarif edilmiştir.
İlk sayısından itibaren dayandığı sınıf zeminini vurgulayan bir yayın çizgisi izleyen İKD yayın organı Kadınların Sesi çeşitli başlıkları öne çıkarmıştır. “Sömürüsüz ve Savaşsız Bir Dünya”, ”Her Grev Sınıf Bilinci Getirir”, ”Kadının Kurtuluşu Toplumun Kurtuluşundan Ayrı Düşünülemez” gibi başlıklara dayanmıştır. Tarihsel TKP’nin “savaşsız, sömürüsüz bir dünya” ve “yolumuz işçi sınıfının yoludur” belgileri İKD tarafından ilk günden itibaren kullanılmıştır.
İKD düzenli üye eğitimleri yapmış, kendi kadrolarını yetiştirmiştir. İKD sendikalara yönelik somut önerilerle ortak faaliyet yürütmüş, toplu sözleşmelerde kadın işçilere ilişkin taleplerin yer almasını, 8 Mart’ın emekçi kadınlar günü olarak resmen kabul edilmesi ve çalışan tüm kadınların izinli sayılmasını sağlamak üzere çalışmıştır.
İKD yasalarda var olan hakları geniş kitlelere duyurmak, haklardaki kısıtlılıkları ve uygulanmama nedenlerini sorgulamak, hakların genişletilmesi ve uygulanabilmesi için yasal değişiklik içeren somut öneriler etrafında geniş kadın kitlelerini mücadeleye kazanmak amacıyla kampanyalar düzenlemiştir. 20 yılda emeklilik, her işyerinde kreş ve yuva, süt, doğum izinleri birleştirilsin ve uzatılsın, tezgâh başında doğuma son, emekçi-gündelikçi kadınlar sigortalansın kampanyaları önemli örneklerdir. Bu kampanyalarda önemli kazanımlar da sağlanmıştır.
Politik alanda faşist yuvaların-MHP ve ÜGD- kapatılması, komünist partinin yasal çalışmasını engelleyen 141 ve 142.maddelerin kaldırılması, anti-demokratik yasa ve maddelerin kaldırılması, ulusal baskı ve ayrıcalıklara son verilmesi, siyasi tutukluların serbest bırakılması ve ölüm cezalarının kaldırılması, işsizlik, pahalılık, yoksulluk, kemerleri sıkma politikalarına karşı savaşım, emperyalizmin saldırgan bloklarından Türkiye’nin çıkması, NATO, CENTO ve üslerin kapatılması, ikili anlaşmaların yırtılması, silahlanmaya son verilmesi, sosyalist ülkeler başta olmak üzere tüm komşu devletlerle saldırmazlık anlaşması imzalanması vb. konularda örgütlü faaliyet yürütmüştür. Örnekler saymakla bitmiyor: Evlat acısına son kampanyası ve mitingi, faşizmin analara hediyesi: evlat acısı afişlemesi. ABD’yi kınama ve NATO’yu kapatın eylemleri…
Seçim dönemlerinde faşizan sağ hükümetlere karşı “eli kanlı MC’ye oy yok” açıklamaları yaparak politik olarak sol duruşunu sergilemiştir. Grevdeki işçilerle dayanışmayı başa almış, ortak eylem ve mitinglere kitlesel katılım sağlamıştır. 1976’da DGM’ye Hayır mitingine, DİSK’e Destek mitinglerine, 1977’de Maden-iş MESS grevi ile dayanışma mitingine, 1978’de Faşizme İhtar mitinglerine kitlesel katılım başlıca örneklerdir.
İKD 1978’de Uluslararası Demokratik Kadın Federasyonu (UDKF)üyeliğine kabul edilmiş ancak Türkiye hükümeti tarafından bu üyelik yasaklanmıştır. Dünya sosyalist kadın hareketinin bir parçası olarak emperyalizme, faşizme, sömürgeciliğe, yeni sömürgeciliğe, ırk ayrımına, Siyonizm’e karşı savaşan kadınlarla dayanışma içinde olmuştur. UDKF’nin kararı üzerine 1976’da Stockholm Barış Çağrısı’nı imzaya açmış, 5 bin imza toplanmıştır. Lübnan’da emperyalistler ve iç gericilik tarafından kışkırtılan iç savaşta zarar görenler için yardım çağrısına ilaç kampanyası düzenleyerek dayanışmasını göstermiştir.
İKD’nin en önemli kazanımlarından biri ise anti-komünist propagandanın kadınlar arasında yarattığı önyargıyı kırmak olmuştur. 1973 yılında kapitalizmin yaşadığı krizi aşmak üzere küreselleşme ve işçi-emekçi sınıflara taviz olarak verdiği sosyal haklardan, sosyal devletten vazgeçme olarak özetleyebileceğimiz neoliberal politikalar kararı gelişmiş kapitalist ülkelerde uygulanmaya başlanmıştır. Türkiye’de de neoliberal politikaların uygulanması örgütlü işçi sınıfının ve emekçilerin, kadınların mücadelesi ile zora girmişti. Sınıf savaşının keskinleştiği kesitte 12 Eylül 1980’e yaklaşılırken ilk yasaklanan dernek İKD olmuştur. 28 Nisan 1979’da İKD’nin faaliyeti Ecevit hükümeti döneminde İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından gerekçesiz olarak yasaklandı. Kadınların Sesi Dergisi 12 Eylül’e kadar yayını sürdürdü. “İKD Susturulamaz, İlerici Kadın Hareketi Durdurulamaz” belgisi ile derneğin tekrar açılması için tüm yurtta kampanyalar başlatılmış, İstanbul ve İzmir’den Ankara’ya Büyük Kadın Yürüyüşü gerçekleştirilmiştir. Ordu ve Antakya’da mitingler düzenlenmiştir. Kadınlar öz örgütlerine sahip çıkmışlardır.
Devrimin fitilini ateşleyen, her toplumsal mücadelede ön saflarda yer alan kadınların örgütlü mücadelesi egemen sınıfları fazlasıyla rahatsız etmiş, burjuvazi ve gericilik sınıfının gereğini yapmıştır. İKD’yi kapatarak kadınların toplumsal mücadeleden kopuşunu sağlamak istemişlerdir. Ancak bugün Türkiye’nin geldiği noktada, cumhuriyetin yıkıldığı, karşı devrimin güç kazandığı, kadınların cenderede yaşadığı, haklarının yok sayıldığı, laiklik mücadelesinin başat olduğu, yeni bir cumhuriyet isteyen, istibdata karşı bir barikatta yerini alacak İKD kadınların örgütlü mücadele yolunu aydınlatıyor. Bugün kadınlar için daha ağır koşullar karşımızda dursa da bunu aşmak için İKD’nin geçmiş deneyimleri ve bugünkü varlığı pusulada bir kızıl yıldız olmaya devam etmektedir.
(1) Reel sosyalizmin var olduğu tarihsel dönemde barış, demokrasi, bağımsızlık mücadelesi tanımları dünya sosyalist/komünist hareketinin sınıfsal olarak kullandığı sosyalizm mücadelesinin başlıklarıydı.