Her şey sır, her haber tehdit

Hükümetin açıkladığı eylem planında çok yönlü sonuçlar doğuracağı aşikâr olan bir yasanın hazırlığı gündeme düşmüş bulunuyor.

Her şey sır, her haber tehdit

Hükümetin açıkladığı eylem planında çok yönlü sonuçlar doğuracağı aşikâr olan bir yasanın hazırlığı gündeme düşmüş bulunuyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çıkması yönünde ısrarcı olduğu Devlet Sırrı Kanunu, devlet sırrı adledilen konuların kapsamını, başbakanın başında bulunduğu bir organın iradesine bağlamak suretiyle keyfi bir biçimde belirsizleştiriyor. Çıkartılacak olan yasaya gerekçe olarak ise yine devlet güvenliği gösteriliyor.

Düşünülen yasa özetle iktidarın bilinmesini istemediği konuları devlet sırrı ilan etmesine ve böylece işlediği/ işleyeceği pek çok suçun karanlıkta bırakılmasına kapı aralıyor. Yurttaşların haber alma özgürlüğüne yeni bir darbe olarak yorumlanabilecek yasanın detayları da kaygı verici.

Başbakanın ve cumhurbaşkanının yetkisi

Tasarı halindeki yasanın belki de en tartışmalı noktası “devletin yüksek çıkarları” ile AKP’nin çıkarları arasında halen kalmış olabilecek farkları da “sır” adı altında başbakanın ve tabii ki Erdoğan’ın keyfi olarak kullanacakları yetki ile silmesi. Hangi tür belge, icraat ve konunun sır olacağının net olarak belirlenmemiş olması, keyfiyetin çerçevesinin ne kadar geniş düşünüldüğünü gösteriyor. AKP kurmaylarının Erdoğan’a devlet sırrı ilan etmede sınırsız yetki vermeyi planIıyor olması ise konunun bizleri çok da şaşırtmayan bir yönü.

Böylece, muğlak bir yasa sayesinde, iktidar, zaten kuşa dönmüş olan basın özgürlüğünün de cenazesini kaldırmış olacak. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde gerçekten gazetecilik yapmak isteyen kişi ve kurumların maruz kaldıkları baskı, zorluk ve kısıtlamaların katmerleneceğini öngörmek zor değil.

Mahkemeler anlamını yitiriyor

Hâlihazırda hukuk sistemimizin büyük ölçüde iktidarın icraatlarının ve siyasal hesaplaşmalarının payandası olduğu gerçeğini bir kenara bırakırsak, çıkarılmak istenen yasa, mahkemelerin prensipte var olan yürütmeyi denetleme ve kısıtlama yetkisine de ciddi bir engel getirmiş oluyor. Zira, yasa geçtiğinde hükümetin sır ilan ettiği her şey, yine devletin temel kurumu niteliğindeki mahkemelerden dahi saklanacak. Böylece iktidar işleyeceği suçları sır ilan etmekle mahkemelere hesap verme zorunluluğundan da kurtulmuş olacak.

Yasanın bir diğer önemli noktası da, devlet sırrı ilan edilen konuların elli yıl boyunca saklanacak olması. Bu da kolaylıkla anlaşılacağı üzere yasanın, işlenecek olan suçların faillerini güvence altına almak amacıyla tasarlanan kısmı.

Çıkartılması planlanan yasayı, AKP’nin ve Erdoğan’ın önümüzdeki süreç için aldıkları bir önlem olarak okumak mümkün. Çünkü böyle bir yasanın hazırlığı hem muhalif toplumsal odaklara karşı mutlak iktidar hedefiyle girişilecek daha yoğun ve baskıcı politikaların, hem de AKP döneminin talan ve yolsuzluk düzeninin derinleşerek devam edeceğinin kanıtı olarak önümüzde duruyor.