Koronavirüsle mücadelede altın kurallar

İnsan sağlığının nasıl alınıp satılacağının açık örneklerini gördüğümüz günlerden geçmekteyiz. Bunun için sağlık kurumlarına bakmak ve içinde yaşadıkları toplum için onurlu bir şekilde salgına karşı mücadele eden sağlık emekçilerinin kişisel bir koruyucuyu edinmek için neler yaşadıklarını dinlemek yeterli olsa gerek.

Koronavirüsle mücadelenin aynı zamanda sömürü düzenine karşı bir mücadele olduğunu hatırlatmak için, bir maddelik bir özet de geçilebilir yüzlerce maddeden oluşan bir program da hazırlanabilirdi.

Biz bunun yerine yakıcı gördüğümüz ve ilk aklımıza gelenleri yazalım dedik. Maddelerin yazılış sırası birinin diğerinden daha önemli olduğu anlamına gelmiyor. Hepsi eşit önemde.

1-) Büyük bir salgının yaşandığı günlerde dahi sistem öncelikle zenginlerin kârlarını garanti altına almak üzere refleks veriyor ve bunun için çalışıyorsa mesele tek başına biyolojik değildir. Bunun en önemli göstergesi işten çıkarmalar, ücretsiz izinler olarak karşımıza çıkmıştır. Salgının toplumsal sonuçlarının derinleşmesinin temel sebebi patronların düzenidir. O yüzden birinci kural, kapitalizme karşı mücadeledir.

2-) Emperyalizm, kapitalizmin dünya üzerindeki en yüksek aşaması olarak salgının yayılmasından ve insan sağlığına daha fazla zarar vermesinden başka hiçbir şeye yaramamaktadır. Emperyalizmin daha da yükselirse ya da önündeki engeller kalkarsa insanlara refah getireceği tezi geçmişte olduğu gibi bugün de çökmüştür. O yüzden ikinci kural, emperyalizme karşı mücadeledir.

3-) Piyasa koşullarının yumuşatılıp, insan yaşamının bu koşullarda bir şekilde sürdürülebileceği en büyük yalandır. Salgın, piyasa kurallarının insanların yaşamlarını nasıl zorlaştırdığını ve bir yerden sonra aman dinlemeyeceğini gözler önüne sermiştir. İnsan sağlığının nasıl alınıp satılacağının açık örneklerini gördüğümüz günlerden geçmekteyiz. Bunun için sağlık kurumlarına bakmak ve içinde yaşadıkları toplum için onurlu bir şekilde salgına karşı mücadele eden sağlık emekçilerinin kişisel bir koruyucuyu edinmek için neler yaşadıklarını dinlemek yeterli olsa gerek. O yüzden üçüncü kural, piyasacılığa karşı mücadeledir.

4-) Gericilik kapitalizmin en büyük dostlarından bir tanesidir. Ülkemizde bunun örneği çoktur. Gericilik bugün işçi sınıfını koronavirüs tehdidinin kucağına daha fazla itmektedir. Tüm toplumsal, bilimsel ve siyasal konulara dair dinsel bir bakışı sürekli pompalamaya çalışan Diyanet’in Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinde Cuma namazı organize ettiği, umreden gelenlerin toplum içinde şöyle bir tur attıktan sonra güç bela karantinaya alındığı ve virüsü insanların çoğalmasını engellemek için Allah’ın gönderdiğini savunan anlayışın televizyonlardan açıklamalar yaptığı ülkemizde bu zihniyete karşı duruş önem taşımaktadır. O yüzden dördüncü kural, gericiliğe karşı mücadeledir.

5-) Kapitalizmin bir diğer büyük dostu liberalizmdir. Bugüne kadar insanlara sahte özgürlükler sunan bu zihniyet nedense ortalıkta pek görünmüyor. Dünya üzerinde serbest piyasanın ve tekellerin özgürlüğünden, insanın insanı sömürebilme hakkından başka bir anlama gelmeyen ve bunları büyük bir örtü altında gizleyen liberalizm bugünkü salgının en önemli nedenlerinden bir tanesidir. O yüzden beşinci kural, liberalizme karşı mücadeledir.

6-) Köşe dönmecilik, fırsatçılık, karaborsacılık, adaletsizlikler vb… olgular, hepsi sermaye düzenine aittir. Bunların sahibi ise burjuva sınıfıdır. Patronların ve onların siyasal temsilcilerinin temel amacı kriz dönemlerini fırsata çevirerek geçirmektir. Böylesi bir düzende, salgın gibi kriz dönemlerinde temel ihtiyaçlar üzerinden karaborsacılık yapana da rastlarsınız, sağlığa para aktaracağına akla ve bilime aykırı Kanal İstanbul projesinin ihalesine çıkana da… Ebeveynleri ile birlikte mahpusluk çekmek zorunda kalan küçük çocuklar, kronik hastalar ya da siyasi suçlulardan önce uyuşturucu satıcıları ile tecavüzcüleri cezaevinden “kurtarmaya” çalışıp, bundan siyasi rant elde etmeye çalışanlara da… Bırakın halkı, sağlık emekçileri bile koronavirüs test kiti bulamazken test kitleri ile oynayıp videolarını paylaşan görgüsüz zenginlere de… İşte patronların düzeni, burjuva iktidarı ya da sermaye diktatörlüğü dediğimiz şey budur. O yüzden altıncı kural, sermaye sınıfına, patronların siyasetine ve temsilcilerine karşı mücadeledir.

7-) Eğer ki, bunların hepsinde ortaklaşıyorsak sözü fazla uzatmayalım. Yedinci kural, eşitlik ve özgürlük yani sosyalizm mücadelesidir.

Sağlığımızı korumak için yaptıklarımız yanında yukarıda bahsettiğimiz kurallara da uymayı unutmayalım. Bunlarla birlikte koronavirüse de, kapitalizm virüsüne de karşı başarı kazanmamız mümkün olacaktır.