Düzen siyaseti yeniden yapılanırken

Kurtuluş Kılçer yazdı: Düzen siyaseti yeniden yapılanırken

AKP eliyle kurulan ve bizim bu ayrımı ortaya koymak için kodladığımız İkinci Cumhuriyet rejimi, 15 yıllık bir süre zarfında önemli bir mesafe almıştır. Bütün bu süreçte iktidarın sınıfsal niteliğinde bir değişim yaşanmamış, sermaye diktatörlüğü dünden bugüne sürekliliğini korurken, siyasal alanda ve sermaye devletinde ise yeniden yapılanma gündeme gelmiştir.

Bu olgunun merkezinde ise topyekün sağa kayış bulunmaktadır. Öncelikle bugün, Adalet Yürüyüşü dahil bir dizi siyasi gelişmeyi değerlendirirken, bu gerçeğin altı belirgin bir şekilde çizilmeli, düzenin merkez ekseninin son 15 yılda sağa kaydığı tespit edilmelidir.

Bugün ülkemizde yaşanan siyasal gelişmeleri, bu çerçevede ele almazsak ve anlık fotoğraf kareleri ile değerlendirirsek fili tuttuğumuz yerden tarif misali bir duruma düşmek işten bile değil.

Merkez eksenin topyekün sağa kayması, düzen aktörlerini de kendilerini bu eksene göre konumlandırma arayışına itmiştir. Eğer düzen karşıtı bir siyasal güç değilseniz, bu duruma kaçınılmaz olarak yakalanırsınız. Örneğin Haziran Direnişi’ne nazaran Adalet Yürüyüşü’nün, politik talepleri ve siyasal zemini itibariyle bu eğimin belirlediği bir siyasal çerçeveye daha çok oturduğu açık olarak ortaya konmak zorunda. Bugün Adalet Yürüyüşü’ne bakarken, iki farklı zemini birbirinden ayırmak gerekiyor; Birincisi düzen siyasetinin yeniden yapılanmasına yol açacak etkisi, ikincisi ise toplumsal karşılığı… Her ikisini ayrı ayrı ele alacak bir politik değerlendirme en doğrusu olacaktır.

Öncelikle, Adalet Yürüyüşü’nün harekete geçirdiği toplumsal dinamik, gerici ve baskıcı kuşatmaya karşı büyük bir halk direnişinin varlığını bir kez daha ortaya koymuştur. Cumhuriyet Mitingleri’nde ve Haziran Direnişi’nde ortaya çıkan bu direniş damarı, bir kez daha Adalet Yürüyüşü ile ayağa kalkmış, ülkenin sahipsiz olmadığını göstermiş ve diktatörlüğe meydan okumuştur. Bu meydan okuma önemlidir ve ülkemizin ilerici birikiminin geriye çekilmediğini ve bir arayış içinde olduğunu göstermiştir. Adalet Yürüyüşü’ne katılan yüz binler, ülkemizin makus talihinin değişebileceği olasılığını bir kez daha göstermiştir.

İşte buradan tutulmalıdır.

Ülkemizin AKP gericiliği başta olmak üzere bugün adaletsizliğin ve baskının karşısına çıkması yeni bir arayışı gündeme getirmiştir. Düzenin seçim matematiğinin dışında da kendini var edebilen bu arayışın yanıtı mutlaka bulunmalıdır.

Aynı zamanda bu dinamiğin nereye kanalize olacağı her yurttaşımız için bir tartışma konusu olmalıdır.

Bu anlamıyla, Adalet Yürüyüşü’nün toplumsal etkisi kadar siyasal sonuçlarının da ayrı bir değerlendirmeye tabi tutulması önem arz eder. Düzenin merkez ekseninin sağa kaymasının yarattığı politik sonuçları daha önce defalarca görmüştük. Bir düzen partisi olarak CHP’nin örneğin Yenikapı mitingi ile AKP iktidarına meşruiyet sağlaması ya da düzenin geleneksel merkez sağını kapsama girişimleri hatırlanırsa, bugün düzen siyasetinde Adalet Yürüyüşü’nün olası politik sonuçları düzen siyaseti açısından da daha belirgin hale gelir.

15 Temmuz darbe girişimi sonrası sermaye devleti yeniden yapılanıyor. Aynı zamanda düzen siyaseti de. Adalet Yürüyüşü’nün düzen siyasetinin yeniden yapılanmasında büyük bir enerji yarattığı, düzen açısından açık bir gerçek olarak karşımıza çıkacak. Özellikle geleneksel merkez sağın CHP çatısı altında yeniden yapılanacağı, alternatifsiz olarak gözüken Erdoğan’ın karşısında Kılıçdaroğlu’nun “artık” çıkabileceği bir sonuç ortaya çıkmıştır bugün. Yürüyüşün Avrupa Birliği cenahından, TÜSİAD ya da Meral Akşener tarafından desteklendiğini bir kenara koyabilir miyiz?

Bir daha fenersiz yakalanmamak için, bu yürüyüşe bir de bu açıdan bakılmalı ve değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.

Ortaya çıkan tepkinin ve dinamiğinin yeni bir cumhuriyet şiarıyla buluşması gerekmektedir. AKP gericiliğinin ülkemizde yaratmış olduğu tahribatların giderilmesi kadar bu tahribatların bir daha ortaya çıkmaması için gericiliğe, emperyalizme ve sermaye diktatörlüğüne karşı ödünsüz bir mücadele dönemi başlamalıdır.

Bizim tutacağımız halka ise tam da burasıdır.